Kupa Şövalyesi – II

0
416
Kupa Şövalyesi – II

Su elementinin sembolü olan Kupa setinin başlangıç aşamasını temsil eden kart Kupa Prensi’dir. Kupa Prensi, henüz olgunlaşmamış genç bir prensin elinde sunduğu yarı su dolu bir kupanın ucunda görünen balık ile resmedilir. Gölgeli bir tarafı bulunabilecek ya da bir illüzyon bardındırabilecek beklenmedik bir haberi ya da teklifi simgeleyen bu kartın ters görünümü; romantizmin ve hayallerin olumsuz yönü ile ilişkilendirilir.

Hayatında daha büyük şeylere hazır olmasına rağmen Rick’in aşık olma duygusu ve kapıldığı sürekli arayış hali; yaratıcılığın ve girişimciliğin önünde duran bir engelle karşılaşma mesajını doğrular. Ve kralın Kupa Prensi’ne şövalyelik yolculuğunda hikayesini tamamlamak üzere gönderdiği mesajları temsil eden diğer kartlar Rick’in hayatındaki değişimlerle birlikte ekrana gelir.

 “Ay” kartı bilinçaltını, kişinin harekete geçmesine engel olan korkularını ve bazen de yanılgı ya da bir yalanı temsil eder. Bu aşamada korkuların ve zorlukların aşılması bilinçaltı ile temasa geçmeye ve gerçeğin kendisiyle yüzleşmeye bağlıdır. Rick’in genç, güzel Della (Imogen Poots) ile olan ilişkisi; iç içe geçmiş karmaşık gerçekliğe doğru yapılacak yolculuğa atılan ilk adımdır. Kart ile ilintili rolünü sürdüren Della, Rick’in aradığı aşkı bulmakla ilgili sorununa doğru şekilde işaret ediyor:

 “Sevmek istemiyorsun. Bir aşk deneyimi istiyorsun. ”

 “Asılan Adam” kartı, bir bekleyiş ve sürüncemede kalma halini, pasifliği ve kurban zihniyetini temsil eder; bununla beraber bu sürecin değerlendirilirse doğru zamanda hareket geçmek adına kullanılabileceğini sezebilmeyi gerektirir. Rick’in yoksulluk ve uyuşturucuyla mücadele eden; erkek kardeşi ve Alzheimer’a karşı savaşan babası ile karmaşık ilişkisi, erkek kardeşinin ölümüyle gün yüzüne çıkar. Kartın mesajına göre ilişkilere tahrip edici yaklaşımlarda bulunmak suretiyle harekete geçmek yerine kendisini bağlayan geçmiş düğümleri anlaması gerekiyor.

“Münzevi” kartı ise daha bilinçli bir içe dönüş, sorgulama ve çıkış arama dönemidir. Hermit, Rick’in babasına seslenmesi ile örtüşüyor, onu olası bir keşiş olarak görmek kolay olacak ve belki de bu örtüşme bu okumaya izin vermek içindir. Bununla birlikte, bu bölümün odak noktası, Tonio (Antonio Banderas) tarafından verilen bir ev partisi. Tonio, duygusal bir keşiş, gerçek bir bağlanmadan uzak, kalabalığın anonimliğinde ortaya çıkan gelişigüzel dalgalanmaların peşinde. Rick’e sevmenin farklı yolları olduğunu ve kadınların nasıl tatlar gibi değiştirilebileceğini anlatırken Rick’in olası geleceğini temsil eder görünümdedir. Rick’in anılarından yola çıktığı duygusal savunmasında kendisi de bir kadın avıcısı olan babasını kurban edişi görülür.

Kendimi dünyanın yabanına bıraktığımda özellikle bir sığınağın olduğu yere ulaşmaya çalışırım ve orada uykuya dalarım. Ve uyur uyumaz bir rüya hayal ederim. Üzerine paçavralar giymiş kendi evinin belli bir bölgesinde dikilen elinde bir kitap ve omuzlarında büyük bir yük taşıyan adam görürüm.”

 “Mahkeme” kartı ölülerin tabutlarından çıkıp göğe uzanmasıyla resmedilir, yeniden doğuma uyanışı ve yargı anını temsil eder. Bu bölümün Rick’in karısı Nancy (Cate Blanchett) sonunda kararını verir ve boşanırlar.

Rick Nancy’ye birlikte geçirdikleri zaman boyunca çocuk sahibi olmak konusundaki tereddütünün daha pahalıya geldiği yönündeki endişelerini dile getirdi. Film boyunca; çocukları ve bebekleri belirgin bir nezaketle ve dikkatle gözlemlerken, kendi baba oğul ilişkisine dair hüsnü zanlara kapılır ve kendinin dışındaki bir varlığa adanmanın kurtuluş olduğunu düşünür. Rick’in tereddütü; ona bir çocukla hissedebileceği bir bağlantıya ve tekrar tekrar aşık olma arayışıyla geçen zamana mal olur.

 “Kule” kartı üzerine inşa ettiklerimizin yıkılışını ve kaosu simgeler. İnsan yapımı bir nesneyi temsil eden tek kart, kişisel idollerin imha edilmesini anlamına gelir. Kulenin bir yanılgı ya da bizi içine hapseden idealler olması halinde, yıkım olumlu bir gelişme olarak görülür. Rick’in Tonio’nun partisinde tanıştığı Helen (Freida Pinto) adlı modelle ilişkisi hiçbir zaman fiziksel bir ifade bulamayan bir birliktelik olur. Helen, Rick’e “artık erkeklerin hayatlarında yıkıcı bir top olmak istemediğini” söyleyerek eski karısıyla yaşadığı deneyimin ışığına, ebedi bir bütünlüğün ve samimiyetin tabiatına yeniden uyanma ajanı olur.

Onca yıl boyunca başka birinin hayatını yaşamak” diyor Rick. “Farkında bile değildim.”

“Yüksek Rahibe” kartı, dinginlik içindeki ezoterik bilgi arayışını temsil eder. Feminen bir güce, gizemliliğe bürünme ve gizli bir sırra hakim olma halidir. Rick’in L.A.’da tanıştığı ve sonra Las Vegas’a gittiği Karen adlı bir striptizci ile zamanını içerir. Karen, bir zamanlar uyuşturucu kullandığı için dünyayı farklı gördüğünü iddia ediyor. Karen’ın hikayedeki yeri, Rick’e bir çeşit tatmin sunma amaçlıydı, ancak gerçekten takip ettiği türden bir şey değil. Tonio’nun önerdiği şekilde hayattan zevk almasını sağlar, ancak Helen’i gördükten sonra izlediği şekilde değil. Karen, Rick’in duygusal yolculuğu sırasında hizmet ettiği amacı bildirir.

 “Ölüm” kartı ise kaçınılmaz dönüşümü temsil eder. İnkar, tereddüt ya da kaçışa yer vermeksizin genellikle büyük bir şok hali yaratarak ve mevcut gidişatı sonlandırarak gelir. Rick’in, evli bir kadın olan Elizabeth  (Natalie Portman) ile yeniden alevlendiğini gördüğümüz eski aşkları görünüşte hem fiziksel olarak tutkulu hem de ruhsal olarak anlamlıdır. Sonunda, her zaman varmak istediği mutluluğu ve yaşamı bulmak için ihtiyaç duyduğu her şeyin doruk noktasında  gibi hissediyor. Ancak bu kaygısız büyü, Elizabeth’in Rick’e düşük yaptığını anlatması ve çocuğun onun olabileceğini söylemesi sonucu bozulur. Yine; üreme kavramı kendini kabul ettirir ve Elizabeth’in hissettiği yıkım yoluyla Rick, insan deneyiminin gerçekliğine, sevmenin yoğunluğuyla aynı yüksekliğe ulaşan acı yoğunluğuna uyanır.

Oğlum! Hatırla. Başla!”

Kupaların (duyguların) şövalyesi olan biri için tüm mesajların aşk’larla gelmesi kaçınılmazdır, Rick’in öğrenme yolu budur.  Elbette Rick’in şimdi de etkilendiği yeni bir eterik kadın (Isabel Lucas) var ve onun kişiliğinde “özgürlük” duygusunun nasıl okunabileceğinin anlamı açığa çıkar.

Filmin bu son bölümü “Özgürlük” olarak adlandırılır ve “Özgürlük” fikrini iletmek için kullanılabilecek kartlar serilir. Bu kartlar; Malick’in izleyiciye Rick’in henüz seçim için bir sona varmadığını aktaran sesi gibi görünüyor. Rick’in deneyimleri göz önüne alındığında, bu okumaların uyarlanması öykünün bütününü oluştururken; son kartlar, Malick’in niyetinin tam içeriğini göstermek için tüm deneyimlerin tepesinde bir diyalog hissi veriyor. İlk kart; özgür iradeden tam anlamıyla yararlanarak seçim özgürlüğünü temsil eden “Şeytan”dır. Öte yandan, diğer kart mücadeleden dayanıklılığa doğru çekişmeyle gelen özgürlüğü temsil eden “Denge”.

 “Şeytan” kartı, “Ay”ın konuşmasını ertelemek için “Asılan Adam” ve “Münzevi” tarafından desteklenecek ve “Denge” kartı ise en güçlü şekilde “Kule” ve “Yargı” tarafından desteklenecektir.

Hangi kartın gerçek özgürlüğü temsil edip etmediğine bakılmaksızın, fikir aynı kalır: Kendi duygusal yaratım sisteminin bir kölesi olan ve daha büyük bir manevi çekimin kaprislerine kapılan Rick; şimdi eski yolundan kurtulmuş durumda.Bununla birlikte seçimlerini tanımlamak; hayatın deneyimleri ne kadar çok ve çeşitliyse, o kadar zorlu olacaktır. Öyleyse asıl soru şu: Tüm olası seçenekler göz önüne alındığında, doyum bulabilmeniz için sabır ve dayanıklılık gerektiren çekişmeli bir yaşamı mı seçersiniz, yoksa doğrudan memnuniyete eriştirecek en az direnç yolunu mu seçersiniz?

Bu evrensel bir sorudur – başarı, şöhret, aşk gibi yaşam algılarımızın kalbine yerleşen bir soru.

Rick, çocukluğuyla bağını ve anılarını yeniden hatırlar. Doğaya yaklaşır. Suya yaklaşır. Toprakta, taşta gezinir, ağaca dokunur; güneşin yansımalarını takip eder, sonsuzluğa uzanan havayı solur ve suya girer.

 “Seyyahın seyahati bu dünyadan bir diğerine, bir rüya gerçekliğinde iletilir. Burada keşfedilen şey, tehlikeli yolculuğunda, amaçladığı diyara güvenle ulaşmasında ortaya koyduğu tutumlardır.”

PAYLAŞ
Önceki İçerikKupa Şövalyesi – I
Sonraki İçerikYaşam Ağacı – II
Beyza Dut
Beyza Dut; Sanata ve duygulara dair olan ne varsa yaşamın merkezine alınmasında bir sakınca görmeyen biri… Lise yıllarını İstanbul-Çemberlitaş’ta, üniversite yıllarını Çanakkale’de geçirdi. Bir süredir online mecralarda yazılarını paylaşıyor. İstanbul’da yaşıyor. Halen İstanbul Üniversitesi ‘’ Uluslararası Medya’’ programında master yapmakta olup, tam zamanlı olarak uluslararası bir stratejik araştırma merkezinde Göç ve Medya üzerine Araştırma Asistanı olarak görev almakta. Tiyatro eğitimi ve deneyimleri de bulunuyor ve pek çok gönüllülük esaslı faaliyetlerde bu deneyimlerini projelerine yansıtmıştır. Şiir yazmak ve resim çizmek en sevdiklerinden…