İçimizdeki Kötü

0
66
İçimizdeki Kötü
İçimizdeki Kötü

Sizce insan kötü doğabilir mi ? Tabi ki hayır. Bebekken hepimiz masumuzdur, yaşanılan tecrübeler ve getirdikleri hayatımızı şekillendirir sadece. Doğduktan sonra iki yol vardır önümüzde: Biri büyüyüp çocuk kalbimizle hareket etmek, diğeri de yaş ilerledikçe kötüye yönelmek. Peki bir toplum kötüyü dışlarsa o kişi iyiliği seçebilir mi? Hepimiz hayır seçmez diyoruz içimizden, biz ona iyi davranmalıyız ki o da geri kazanılsın diye.Ya ben başkasını taciz etmiş ya da katil birini geri kazanmak istemiyorsam? Kendimizden başkasına güvenmeyen biz nasıl korkmadan kötülere iyilik dağıtabileceğiz?

Çoğu katilin normal bir aileden gelmediğini biliyoruz, asıl suçlu onlar değil aslında.Onları doğurup insan gibi davranmayan aileleri…Peki onlar dediğimiz insanların öldürdüğü kişiler? Kabul mü etmeliyiz en başından beri aramızda kötülerin olduğunu? Konuşurken yüksek bir sandalyeye çıkıp yukarıdan seyrederiz tüm olup bitenleri,sonra aşağıya iner gördüklerimize bine bin katar anlatırız. Peki içimizdeki kötü? Yazının en başından beri başka insanları düşündük durduk…En yakın kötülüğün kendi içimizde olduğunu fark etmedik. Evet şu an bizimle ve bazen ağır basıyor, bazen basmıyor.Bazen kendi elimizde,bazen değil..Ah insanoğlu..Birkaç yıl önce asla yapmam dediği tüm şeyleri yapan insanoğlu…Kötülüğü yaptıktan sonra şeytan vesvese verdi diyen biz. Şeytan değildi ki o. Kendi kendimize düşünüp kendimizce bir karar alırız ve başkasına yüklemeye çalışırız, kötülük yapanları cezalandırırız sonra da tasarruf için genel af ilan ederiz. Kapalı kapılardan çıktığında biter mi ki zorlu yolculuk? Aslında en başından başlıyordur tüm imtihanlar,yeni doğmuş bir çocuk gibi. Karanlıktan aydınlığa geçiş yolunda elinden tutmak istemediğimiz insanlar kaybolup gidecektir biz yüksek sandalyelerimizde otururken.Yetişemeyeceğiz bize uzatılan ellere, çünkü inmek istemeyeceğiz o yüksek göklerden, mesafe uzayacak ve kaybedeceğiz birbirimizi…Kendimiz, bencilliğimiz ve kötü yanımız olacak sadece. Güzelim büyük sandalye…Ne de güzel hissettiriyor kendini daha iyi bir konumda görmek. Başkalarının yanlışlarını eleştirip, en büyük hatayı kendimizin yaptığını fark etmemek…

Devasa yerlerimiz sarsılmasın diye ayrılmadığımız o konumlar bir gün çok sessiz gelecek ve son zamanlarında kaybettiğine ağlayacak insan. İki kalp atıyor içimizde. Biri beyaz, biri siyah. Çocukken siyah kalp hiç atmaz, beyazı da susmaz. Sonra büyürüz ve kiminin içinde siyah kiminin içinde de beyaz olan hüküm sürer…Belki de çoktan yazılmıştır kaderlerimiz. Eğer öyleyse tekrardan en başa, sizce insan kötü doğabilir mi?

PAYLAŞ
Önceki İçerikİLETİŞEMEMEK
Sonraki İçerikÇınaraltı Öyküleri– 14 / Sevdalı Balığın Vedası
Avatar
19 yaşında. Bir süredir denemeler yazıyor. Yeditepe Üniversitesi’nde 1. sınıf öğrencisi ve dünyaya farklı bakış açılarıyla bakan insanlarla kendi yazılarını paylaşmak istiyor...