Justin Timberlake‘in  In Time (Zamana Karşı) filmini izlediniz mi bilmiyorum. İşleyişi, oyunculuğu eleştirilebilir olan filmin konusu gayet sıra dışı, fakat her ne kadar sıra dışı görünse de aslında temelde günümüz dünyasının tam bir yansımasıdır. İzlemeyenler için kısaca özetleyecek olursam; film paralel bir dünyada ya da gelecekte geçiyor. In Time filmini ilginç kılan ise; tüm dünya insan yaşamının zamanı üzerine kurulmuş olmasıdır. Yani herkes birbirine ömründen zaman verebiliyor ve alabiliyor. Tüm döngü insanların birbirine para vermesi yerine ömründen zaman vermesi üzerine kurulu ve tabi insanoğlunun olduğu her yerde ve tüm zamanlarda olduğu gibi kapitalist sistem bu dünyada da hakim. Yani birkaç kişide çok zaman var, büyük çoğunlukta az zaman var. Nitekim bu filmde de aynı şey söz konusu. Güçlü kapitalislerin yaşamak için milyonlarca yılı var, güçsüz fakirlerin ömürlerini kapitalistler sömürdüğü için  kısacık yaşamları var.

In Time (Zamana Karşı)
In Time (Zamana Karşı)

In Time (Zamana Karşı)

Zamana Karşı filmi her ne kadar fantastik görünse de metafiziki durum dışında günümüz dünyası da böyle değil mi? Para dediğimiz şey zamanımız değil mi? O parayı elde etmek için bir çoğumuz istemeye istemeye ömürlerimizden zamanlar harcamadık mı? Zamanımıza karşılık para almıyor muyuz?

Kapitalist mevcut dünya sistemi  zamanımızı, ömrümüzü kendi ürettikleri bir kağıt parçasına değiş tokuş ile bizi birer köleye çevirmiş durumda. Şu zamanlarda buna modern kölelik diyorlar. Eski çağlardan kalan kölelik sisteminden hiçbir farkı yok. Tek farkı, nasıl bir köle olabileceğini seçme şansının olmasıdır. Yani sistem ve sistemin en başındakiler ömrümüzden harcadığımız zaman kadar bize bir şeyler veriyorlar.

Yapılan araştırmaya göre neredeyse %80’imiz yaptığı işten memnun değil, yani istemediğimiz bir şeyler yapıyoruz ve ömrümüzün çoğu zamanını buna adıyoruz. Başka bir şekilde açıklayacak olursam eğer; ayda 2000 TL maaş alan bir kadın ay sonunda yine kapitalist sistemin elinde olan sosyal ve güncel medyanın dayatmasıyla gidip 500 TL’ye bir çanta aldığında aslında o çanta ödenen 500 TL değildir. O kadın, o çantaya ömründen 1 hafta vermiştir, farkında değildir. Yine 5 yıl boyunca bir otomobil almak için 60 bin TL para biriktiren bir adam 5 yılın sonunda o arabaya 60 bin TL vermemiştir. O adam, o arabaya 5 yıl ömür vermiştir. 60 bin TL o adamın ömrünün kağıt formatıdır sadece.

Ömrümüzü kağıda çevirdiler ve adını para koydular. Bu parayı bizden almak için bin bir türlü sistem geliştirdiler. Moda dediler, trend dediler, hep daha fazla iste diye her yere sloganlar yaydılar… İnsanların ömründen çalarak zengin olmuş birini başarının sembolü, idol olarak gösterdiler.

Sadece bir defa yaşayacağımız bu hayatta ömrümüzün her bir saniyesi bile bu kadar değerliyken, günlerimizi, haftalarımız, aylarımız, yıllarımızı ömür hırsızlarına kaptırmamamız dileğiyle…

PAYLAŞ
Önceki İçerikÜnlü Ressamları Konu Alan En İyi 5 Biyografik Film
Sonraki İçerikTinnitus Şizofreni
Özhan Morkan
1985 Cizre / Şırnak doğumludur. İlk ve ortaokulu Ankara da okudu, liseyi ise Cizre de, yani çocukluk yıllarını farklı kültürlerin etkisinde geçirdi. Üniversiteyi Azerbaycan da okudu. Petrol mühendisliği bitirdi. Bu yıllarda okumak için çok zaman buldu. Üniversiteyi bitirdikten sonra Rusya ya geçti ve farklı sektörlerde çalıştı. İyi derecede Rusça bildiği için Puşkinleri, Tolstoyları, Dostoyevskileri kendi dillerinde okuma şansı oldu. Son politik olaylardan dolayı yaklaşık 3-4 ay önce Türkiye’ye dönüş yapmak zorunda kaldı. Şu anda İstanbul’da ikamet etmekte ve organik tarım üreticileri için organik solucan gübresi temin etmektedir. Boş zamanlarında çalışıyor, dolu zamanlarında ise kitap okuyup film izliyor. Evli iki küçük kız babasıdır.