Hayal İncedoğan, Fırat Neziroğlu ve Halil Vurucuoğlu’nun solo Sergilerini 26 Kasım 2019 Tarihinde Açtı.

0
91

Genç ve yetenekli sanatçıları Türkiye ve uluslararası sanat platformlarında temsil etmek üzere çalışmalarını aktif olarak sürdüren Anna Laudel , farklı tekniklerle çalışan sanatçılar Hayal İncedoğan, Fırat Neziroğlu ve Halil Vurucuoğlu ’nun solo sergilerini 26 Kasım 2019 tarihinde açtı.
19 Ocak 2020’ ye kadar ziyaret edilebilecek olan Hayal İncedoğan ’ın “ Zamanın Gölgesinde” , Fırat Neziroğlu’ nun “Selfie” ve Halil Vurucuoğlu ’nun “ SYZYGY” başlıklı sergileri; botanik biliminden, hayatın akışındaki zıtlıklara ve yaşamı yeniden keşfetmeye kadar uzanan farklı temaları içeriyor.
Hayal İncedoğan – “ Zamanın Gölgesinde” Disiplinler arası çalışan bir sanatçı olarak, müzik sinema ve edebiyat gibi farklı üretim alanlarından beslenen, tuval resimlerinin yanı sıra enstalasyon ve video çalışmaları ile
bilinen Hayal İncedoğan, uzun bir aradan sonra İstanbul’daki beşinci solo sergisini Anna Laudel’de gerçekleştiriyor. İncedoğan, Anna Laudel Galeri’deki “Zamanın Gölgesinde”
başlıklı sergisi ile zaman, mekan ve hafıza kavramlarının paralel yönlerini çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor. Hem biçimsel hem de kavramsal açıdan çok katmanlı bir sergiye imza atan sanatçı, sergi ile ‘zaman’ kavramını ve onunla kurduğumuz ilişkiyi merkezine alıyor.
“Zamanın Gölgesinde” uzun soluklu bir sergi dizisinin ilki niteliğinde. 19. yüzyılda başlayıp günümüze kadar izlerini sürebileceğimiz ve hem klasik fotoğraf geleneği hem romantizm akımından referanslar taşıyan sergide farklı tekniklerle üretilmiş eserler yer alıyor. Botanik bilimi içinde ‘herbarium’ terimi ile ifade edilen ve bir tür bitkileri arşivleme sistemi içinde gelişen sergi, bugünün görsel deneyimlerini ve hafızasını bir araya getirerek izleyicinin zihninde yeni bir boyut ve anlam kazanıyor. Bu sayede, bilinçaltını zorlayan üretimlerle birlikte yeni bir deneyim alanı yaratıyor.
Her sergide bir öncekinden çağrışımlar taşıyan ama her proje ile yeni bir konu ve materyali işlerine dahil eden sanatçı, bu yöntem ile sınırlarını zorlamayı bir prensip olarak ele aldığını belirtiyor. Sanatçının, yetiştirdiği bitkileri fotoğraflamaya başlayarak geliştirdiği proje,
bitkilerin büyüme süreçlerinin de dahil olduğu yaklaşık beş yıllık bir birikimin sonucunda ortaya çıkan çalışmaları içeriyor.
Temel olarak motifi bir ifade aracı olarak değerlendiren, farklı malzeme ve teknikleri bir araya getirerek özgün bir dil yakalayan İncedoğan, sergiyle kavramın düşünsel olduğu kadar sezgisel olanaklarını araştırıyor. Aynı zamanda, özellikle motifin, doğuya ve batıya ait olanı
sentezlemeye elverişli bir konu olmasından dolayı evrensel bir diyaloğa açık olmasının önemini vurguluyor. Sanatçının sergide, resim, sesli video, neon ve enstalasyon çalışmaları dahil olmak üzere farklı tekniklerle ürettiği çalışmaları yer alıyor.
Fırat Neziroğlu – “Selfie” Fırat Neziroğlu, Anadolu’nun bilinen en eski sanatlarından olan kilim dokuma tekniğini, çağdaş bir yorumla plastik sanatlara uyarlayarak geleneksel bir formu kendine özgü bir
tekniğe dönüştürüyor. Bu alanda ilk kez kullanılan misina malzemesi ile klasik dokuma geleneğine farklı bir bakış açısı kazandıran Neziroğlu, kendi ismine ait patentli özel dokuma tekniği ile büyük ilgi toplayan sanatçı, “Selfie” sergisinde tek parmak dokunuşu ile bir saniyede gerçekleşen “selfie” imgesiyle, 600 saatte gerçekleşen “dokuma selfie” imgesi
arasındaki farkı sorguluyor. Sergi selfie dokumalarıyla seyirciyi tekdüze olmaktan, donup kalmaktan çıkararak, tüm deneyimiyle insan olmaya, yaşamı yeniden keşfetmeye davet ediyor.
Her işimizi bir parmak hareketiyle gerçekleştirdiğimiz modern çağda, eski dönemlerde tanrısal bir hediye olarak görülen ellerin yaratıcılığını unutuyoruz. Ellerimiz kil çömleklerden hasırlara, devasa binalardan tapınaklara, kutsal resimlerden avcılık aletlerine kadar insana
sonsuz bir fiziksel yaratım sağlamıştır. Günümüzde ise artık elleri kullanmıyoruz, her işimizi bir-iki parmak hareketiyle gerçekleştiriyoruz ve bu yüzden yaratıcılığımızı köreltiyoruz.
Neziroğlu dokuma eserleriyle ellerin tanrısal yaratıcılığını hatırlatıyor, kadim zamanlar ile gelecek arasında köprü kuruyor ve sanatında toplum olarak neleri kaybettiğimizi ve neleri kazandığımızı gösteriyor.
Sanatçının sadece bir dokuma değil aynı zamanda bir yaşanmışlığı yansıttığı eserleri izleyicilere, hayatın içindeki acıları, arayışları, aşkları, özlemleri, vazgeçişleri ya da hırsları hissettiriyor. Bunu yaparken sadece ipliği değil, ışığı ve boşluğu da dokuyan Neziroğlu’u “Selfie”’ sergisindeki eserlerinde, var olmayı ve yok olmayı; yaşamı ve ölümü görmeyi
mümkün kılıyor. Seyirciyi içsel bir yolculuğa davet eden Neziroğlu’nun dokumaları bir ritimden oluşuyor. Hiçbir şey mevcut değilken 13 milyon yılda dikkatle dokunmuş evren gibi, Neziroğlu da dokumalarında varoluşun ritmine dair canlı bir kanıt sunuyor ve seyirciye dokumalarının
boşluklarında, düğümlerinin karanlık ve aydınlık taraflarında dolandığını hissettiriyor. Bu sayede yaşamın stabil ve durağan olmadığını ve ölüm ve yaşam, neşe ve acı, düşüşler ve yükselişler, ayrılıklar ve kavuşmalar, boşluklar ve doluluklar gibi zıtlıklar arasındaki uyumdan
meydana geldiğini anlatıyor.
Sanatçının yakın ve son dönem eserleri ve büyük beğeni toplayan “İnsan” koleksiyona ait “Ahmet” isimli son dokuma çalışması da sergide sunulacak işleri arasında yer alıyor.
Halil Vurucuoğlu – “ SYZYGY”
Çalışmalarında çok çeşitli malzeme ve teknik kullanımı ile öne çıkan Halil Vurucuoğlu, spreyle mekanlara bıraktığı şablon-resimleri ve çok katmanlı kağıt kesme çalışmalarıyla tanınmaktadır. Vurucuoğlu “Syzygy” başlıklı sergisinde, sanatsal pratiği boyunca kullandığı farklı teknikleri ustalıkla uyguladığı yapıtlarıyla, bilinçaltına yolculuğu ve akışı resimsel bir
dille yeniden kurguluyor ve izleyiciyi dış dünyayı anlamlandırmak ve yarattığı baskıdan arınmak adına iç dünyaya doğru bir yolculuğa çıkarıyor.
Syzygy iki benzerlik veya zıtlığın bir arada olma hâlidir. İki oluşumun şekil ve yapılarını kaybetmeksizin birbiriyle birleşmesi, birbirinin tümleyeni olan dişil-eril ikiliğinin eşleşmesi; bilinçli ve bilinçsiz zihin arasındaki iletişimdir. Sergi, iki uç arasında ilerleyen, dengesini arayan, uçuşan yapıtların sanatçının tecrübe ettiği tinsel ve maddesel akışların
deneyimlenebildiği bir âleme dönüşüyor.
Sanatçının çalışmaları, Syzygy’nin tanımına uyarak, karşıtlıklarına rağmen var olan uyumu ve dengeyi görmemizi sağlıyor. Tıpkı s yzygy kavramının kendisi gibi, sergide karanlıktan aydınlığa, dışarıdan içeriye doğru hareket eden yapıtlar, tüm karşıtlıklarına rağmen bir arada uyumu ve dengeyi sağlıyor.
Sanatçının geçmişteki işlerine ve kavramsal odak noktalarına referanslar gönderen çalışmaları ve uzun bir aradan sonra y aptığı otoportre yapıtı, yıllar içinde geliştirdiği kâğıt kesme tekniğinde ne denli uzmanlaştığını gözler önüne seriyor. Sergi, Vurucuoğlu’nun kariyeri boyunca adım adım şekillendirdiği kavramsal yapı ve malzemeyle ilişkisinin olgunluk
dönemine işaret ediyor.
Kullandıkları farklı tekniklerdeki başarılı üretimleriyle beğeni toplayan çağdaş sanatın genç temsilcilerinden Hayal İncedoğan, Fırat Neziroğlu ve Halil Vurucuoğlu ’nun solo sergileri 19 Ocak 2020 tarihine kadar Anna Laudel ’de görülebilir.


Adres: Bankalar Caddesi 10 Karaköy, Beyoğlu 34421 İstanbul
İnternet sitesi: annalaudel.gallery
Facebook: www.facebook.com/annalaudel.gallery
Instagram: www.instagram.com/annalaudel.gallery
Twitter: www.twitter.com/laudelgallery

PAYLAŞ
Önceki İçerikSom Rengindeki Sonbahar
Sonraki İçerikKızıma Nasihat
Önder Aydın
Önder Aydın, Sanat Duvarı kurucusu ve proje yöneticisidir. Lisans eğitimine İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde devam ederken ara vererek Nazım Hikmet Akademisi Sinema bölümünde 2 yıl eğitim aldı. Ardından lisans eğitimini bitirerek İstanbul Aydın Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı'nda yüksek lisans eğitime başladı. Eğitimci olarak başladığı iş yaşamını Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) ve Dijital Pazarlama Yöneticisi olarak kurucusu olduğu "SEO Gezegeni" dijital ajansında sürdürmektedir. Sanatın edebiyat ve sinema dallarıyla ilgilidir. Akademik çalışmalar yapar, sanat ile bilimi hayatının her alanınına uygular. İstanbul'un kaotik ortamını terk ederek İzmir'e yerleşmiştir.