Sevmek, neden bu kadar zor bir duygu! Hiçbir zaman anlayamayacak miyim, ama doğru bana bir kez bile anlatma lütfunda bulunmayan senden ne bekleyebilirim ki; Tabii sen de haklısın, yıllardır sana ‘aşığım’ diyemeyen bir de ben vakası var… Kendime umutsuz vaka diyorum… Öyle değil miyim? Kaderden bir şans, umutla dolu bir yaşam beklemiyorum zaten, o beni aşar. Malum her hayalimiz yıkıldı, hayatlarımız yarım yamalak… İstediğimiz gibi değil; toplumun bizi yönlendirdiği şekilde yaşadık her şeyi! Hayat, kesin kurallardan ve cehennemden kurtaracak kimi emirlerden ibaretti. Oysa sevginin ne olduğunu, özgürlüğün insanın emellerine hizmet eden kanunlarla sinirlandiralamayacagini öğrenemedik. Doya doya gülümsemeyi velhasıl iyi bir kalp sahibi olmayı unuttuk. Bu yüzdendir ki hayatlar artık anlamsız, şiirler kifayetsiz, diller suskun kaldı. Şayet ben de şimdiye değin sustuysam ve hala susuyorsam bir nevi bundan… Çünkü insanlara ne dersen de sadece sesini işitirler; kafalarında ki ise kendi düşünceleridir. Bunu tecrübelerle öğrendiğim günden beri insanlarla iletişimimi kestim. İçinde yaşadığım toplumda duygularım, yaşamadan parçalanıp gidiyor. Susmaktan da yoruldum. Sana inat oluşan yorgun suskunluğumdan bitkin düştüm. Anlamani bekledikçe her geçen zamanda yitirdim; kelimeleri, umut dolu kahkahaları, hayata olan algımi… Elimde bir tek yıllardır biriktirdiğim yitik gönlümün huzuru olan sana  dair sevdam kaldı! Onunla nefes alıyorum. Her moralim bozulduğunda senin bendeki o saf, masum sevgini hatırlıyorum. Gonlum sızlasa da moralim düzeliyor. Bu nasıl bir çelişkidir bilmiyorum! Boşuna ‘aşk muammalardan ibarettir’ dememişler. Onun izahı yok işte… Gönlüm sana çarparken, bir gülüşüne içim sizlarken; kelimeleri boğazımda düğümlemek öyle bir duygudur ki ifade edemiyorum. Ben ki kelimelerle her türlü oyunu oynayan yazarlık sevdasıyla büyümüşüm. Ama sende tutuklu kalıyor kalemim… Titriyor kelimeler, kalbim gene yorgun ve paramparça! Sebep olduğun eserinim… Kabul etsen de etmesen de… Yaşayan bir ölü gibiyim. Amacimi unutmuyorum ama duygularım kayıp! Onları bana verebilecek kadar cesur olabilir misin? Sanmam, kırılma cancagzimm! Bunu zamanında yapman gerekmez miydi? Vaktinden geç gelen gülümsemeler, neşeler ve mutluluklar hep yarım dır çünkü… Geç gelen baharlar gibi… Bir anlamı kalmaz, kış mevsiminin soğukluğu sarmıştır ruhları… Geç gelen bahar bu soğukluğu ruhlardan tamamen silip atamaz. Belki hiçbir zaman kavusamayacagiz. Kalbimde biriken  aşkımı senle paylaşamayacağım, umutlu da değilim zaten. Ama bu karaladiklarimi günü gelir de okumanı ne çok isterdim! kim bilir belki bir gün… Yaşayamadım bu kara sevdamı ama onunla ölmeye razıyım! Farketmez, ölüm bir kurtuluştur ne de olsa! Sorumluluklardan, insanların pervasizliklarindan, hayattan... Ama bir tek senden beni ayıramıyor. Kara sevdaların son duragidir, ölüm! Bizim kaderimizde böyle midir? Yaşayıp göreceğiz demiyorum. Kendi kaderimi kendim yazarım çünkü! Yanlışiyla doğrusuyla özgürce yazar ve yaşarım. Kaderime bile zıt gidebilecek bir inadım var. İnsanların beni anlayamadıkları ve hiçbir zaman da anlayamayacaklari ideal tarzım… Anlaşılmaya ihtiyacım yok ki, kilitli dudaklarım anlaşılmadiği için değil, anlatamadığı, sözcüklerim sende tıkalı kaldığı için suskun… Yoksa bir tek senin beni anlayabileceğinin farkındayım. Kızıyorsun! Belki de geç kalan, söylemediğim için yaşamamız mümkünken yaşayamadığımız mutlulukları solduran benim! Ne icap eder ki sonuç ta hüzün dolu bir sevda daha yaşanamadan kederleriyle boğuluyor işte! Anca kitaplara konu olabilecek,cesaretin ve azmin yokluğunun adıyiz artık! Bazen bir yaprak bazen ufak bir çisenti bazen de uzaklara dalışımın sebebi oldun ve öylece kaldın! Her “aşk” sözcüğü seni bana hatırlattı;acımasızca… Olsun be cancagzim! yüreğimdeki sızıma, dilimdeki mecburi suskunluğuma rağmen; her daim senin o güzel sevdanı yüreğimde taşımaya razıyım. Sitemim o ki, aramızdaki belirsizlik çizgisini keşke sevdamıza katip yok edebilseydik.Kendini  suçlama! Yaşandikça öğreniliyor işte çaresizliğin devasının olmadığı, gözyaşının çoğu zaman huzur kaynağı olduğu… Sen benim bitmesini hiç istemediğim aynı zamanda her bir damlanla da yüreğimi sızlatan gözyaşimsin. İçim baya dolmuş kolay bir gün değildi, Birgün anlatırım belki. Uzatmiyacagim daha fazla. Yorgunum, tek tesellim sen kaldın. Bedenen olmasan da ruhen yanımda kal. Elin elime değmese bile, ruhuna dokunan kalbimdeki sevgimle hep yaşa. Hoşça kal…

Bu aşk mektubunun devamını okumak isterseniz “Yalnızlığımın Tecellisi Olan Sevdama” adlı mektuba göz atabilirsiniz.

PAYLAŞ
Önceki İçerikGörünmez Mi Olmuştum Yoksa
Sonraki İçerikFransız Fakirhanesi
Avatar
20 yaşında üniversite öğrencisidir. Tek tutkusu yazmak ve bir gün roman yazarı olabilmek. Bu yüzden kitaplarla yaşar. Çünkü insanı en iyi anlatan tek dostlar onlardır.

4 YORUMLAR