Mr. Brown: Tekrar merhaba röportajın son bölümüne hoş geldiniz. Şimdi ilk sorum şu: Temel duyguları anladık. Evimizde robotlar olacak ve bunlardan sevgili bile olacak dediniz. Ancak bir sevgiliden sadece cinsellik beklenmez değil mi?

Mr. Black: Bu konuda haklısınız ama robotlardan arkadaşlık etmelerini bekleyebilirsiniz. Belleklerinde neredeyse sınırsız olarak bilgi yüklü olduğu için sizinle her konuda konuşabilecek ve tartışabilecekler. Onları tartışma konusunda alt etmeniz mümkün değil ancak egonuzu yenebilmeniz için ayarlanabilir olacak ve bu sıkıntıyı aşabileceksiniz. Kitap okumaya gerek kalmayacak mesela. Sen otur robotun anlatsın. Kitaplar için kütüphane ihtiyacınız olmayacak. Ne gerek var okurken hem kitap kokusunu almanın. Sonra hiç başınıza gelmedi mi okurken dalgınlıkla kâğıdın parmağınızı kestiği?  Spor yapmak isterseniz rahatlıkla eşlik edeceklerdir ama merak etmeyin siz yorulduğunuzda kendisi de yorulma numarası yapabilecek ve gerekirse terleyecek bile. Üstelik spor yaparken vücut ritminiz kontrol edecek,  krizi önceden belirleyebilecek ve gerekirse ilk yardım uygulayacak. Düşünsenize her an yanınızda dünyanın en iyi doktorlarının olduğunu. Ne hoş değil mi?

Mr. Brown: Hızınızı almışken devam edin lütfen.

Mr. Black: Onlarla yemeğe çıkabileceksiniz, sinemaya veya dansa gidebileceksiniz. Sinema salonları da olmayacak ama neyse. Etrafta onlarca oldukları için kimse dönüp sizi rahatsız etmez. En fazla sizinki hangi model diye soru sormak olabilir ama buna da gerek kalmayacak çünkü sizin robotunuza sormanız yeterli olacaktır. Kendisi diğer robotla size duyurmadan iletişime geçecek ve öğrenmenizi sağlayacak. Sizinle ağlayıp sizinle gülecekler.

Mr. Brown: Unutacaksınız alışacaksınız gibi laflar ediyorsunuz anlatmak istediğiniz ne?

Mr. Black: 2016 da yaşı yirminin üstünde olan insanlar2040 a geldiğimizde şu veya bu şekilde çarkın dişlileri arasına sıkışıp kalacaklar. Geriden gelen nesil birçok duyudan habersiz yetişecekleri için işler daha kolay olacak. Sizler için canımız isterse geliştirilecek olan robotlar vintage etkileri verebilir ama yeni nesil için bu kadar karmaşaya gerek olmayacak. Yeni nesil hamburgerlerle beslendiği için tat hafızaları oldukça sınırlı bununla beraber kokuda öyle. Duygu tanımlamaları emojilerle süregelen bir çalışmanın içinde zaten. İnsanoğlu için belli başlı duyular ve duygular yeterli olacaktır. Mutlu, mutsuz bir ve sıfır gibi. Rahat, rahatsız, hasta, sağlıklı hepsi bir ve sıfır. Zaman içinde duygularını tanılamaktan zaten vazgeçecekler bir gülümseme mutlu, sağlıklı ve rahat olduğunu top yekûn ifade edecek. Sizin nesliniz bittiğinde yeni nesil tamamen on, bilemediniz on iki duygu tanımı ile işleri götürecek. Keza tatlar ve kokularda öyle.

Mr. Brown: Bu anlatacaklarınıza ben karşı çıkıyorum ve eminim benim gibi milyarlarca insan var.

Mr. Black: İkna etmek çok kolay bu geçiş için.

Mr. Brown: Nasıl?

Mr. Black: İnternetin ilk dönemleri baktık ki işin ucu kaçıyor bir denetleme yapısı gerekiyor hemen araştırma yaptık.  Mahşerin dört atlısı gibi internetin dört atlısını yarattık. Terör, kumar, çocuk pornosu ve dolandırıcılık. Bu kavramlarla insanları yeterince ürküttük. Normal olarak toplumun genelinde kabul görünce denetleme, izleme, kontrol etme ve ayıklama işleri için yasal düzenlemeler yaptık. Öyle bir gelişti ki toplumun milyonda birinde bile olmayan internetin dört atlısı yaratılan algı nedeniyle sanki herkes terörist veya dolandırıcı gibi bir etki yarattı. Dolayısıyla herkes izleniyor, takip ediliyor sınıflandırılıyor ama ses çıkaran yok.

Mr. Brown: Bunu bilen biliyor. Ama hala anlamadım.

Mr. Black: Robotların bize kaybettireceklerini değil kazandıracaklarını altın tepside sunacağız. Mesela taşıma ve seyahat işinde kazalar olmayacağını söyleyeceğiniz zaman insanlar bunu kabul edeceklerdir. Otomobil sürmeyi kendileri için bir zevk sayan insanlar için bile vazgeçilebilir olacak. Çevre kirliği olmayacak daha temiz enerji kullanılacak dendiğinde doğa için yine kabul edecekler. Güvenli seks için prezervatifler çıkınca kimse itiraz etti mi? Güvenli seksin yanı sıra mesela tecavüz olaylarının son bulacağını sapkın insanların bu şekilde tedavi edileceğini, edilemez olanlar için devlet tarafından robotlar verileceğini söylesek kim hayır diyecek? Sağlık hizmeti alırken sıfır hatayla ve önceden belirlenebilecek hastalıklara karşı erken uyarı sistemi getiriyor desek kim yok diyecek? Toplumsal olaylara müdahale için ayarlanmış şiddet içermeyen kolluk kuvvetleri ile çözülecek desek ne düşüneceksiniz? Şiddet meraklısı bireylere robotlarıyla her türlü şiddet eğilimlerini giderebileceklerini ve böylelikle ne kadına ne çocuğa ne de başka bireylere şiddet olmayacak dersek kararınız ne olacak? Çöpünüz zamanında alınacak, park sorunu yaşanmayacak, savaşlar olmayacak desek nasıl kabul etmezsiniz?

Mr. Brown: Aa şey! Yani nasıl desem…

Mr. Black: Alacağınız robotlar size sadece sevgili veya arkadaş olmayacaklar. Aynı zamanda doktorunuz, korumanız, işçiniz olacak. Kimselere ihtiyaç duymayacaksınız. Bir kadın robotunu dilediği gibi şekillendirecek, olabilecek en anlayışı en kibar, görüntüsü en güzel robotlara hangi kadın hayır der. Veya erkekler kafasının etini yemeyecek bir android bile olsa istemem diyebilir mi?

Mr. Brown: İnsanlar insanlara ihtiyaç duymayacak öyle mi?

Mr. Black: Evet. Evlilikler sonra erecek kimse çocuk yapmayacak zamanla. Ve doğum olayı sonlanacak. Nüfus hızla düşecek.

Mr. Brown: İnsansız olmaz ama.

Mr. Black: Olur hiç meraklanmayın. Zaten insanlar yeterince alışık durumdalar. Her yerde insanlar ellerinde akıllı telefonlarıyla fazlasıyla zaman geçiriyorlar. Biz bu durumu destekliyoruz.

Mr. Brown: Röportajın ilk bölümünde estetik kaygısı kavramını konuştuk.

Mr. Black: Duyularından ve duygularından ödün veren insan zamanla birçok kavramı unuttuğu için estetik gibi neredeyse sayısallaştırılması imkansız olan bu kavramı tanımayacak ve anlamayacaklar.  Rembrandt’ ı insanlara tanıtmazsanız eserlerini bilmezler. Bunun gibi düşünün sayısallaştırılması imkânsız olan yani sıfır ve birlerler ile tanımlanamayan duygular ve duygulara sebep olacak nesneler ve durumları ortadan kaldırmak sorunu kökten çözecektir.

Mr. Brown: Sonra ne olacak peki?

Mr. Black: İhtimaller arasında insanların bu duruma bir süre dayanacağı sonra bunalıma girerek intiharı tercih edeceği yönünde. Ama edemeyecekler çünkü robotlar buna engel olacak. Tek çareleri çıldırmak olacak. Çıldırmanın önüne geçmek için nöro bilim çok çalışacak.

Mr. Brown: Bunun çözümü din olabilir mi?

Mr. Black: Çok sanmıyorum. Robotlarımız sayesinde bütün dinleri bilen robotlar sizlere eşlik edecek. Mesela ibadet etmek için robotunuzu gönderebileceksiniz. O nedenle din algısı yerle bir olabilir.

Mr. Brown: Sonra?

Mr. Black: Dünya nüfusu neredeyse yüz milyon civarına düşünce dış uzayda araştırmalar yapılacak.

Mr. Brown: Ne tür bir araştırma?

Mr. Black: Başka gezegenlerde hayat var mı? Dahası kaybettiğimiz insanlığı başka yerde bulabilecek miyiz diye. Bulursak başka medeniyetleri,  bu işleri bırakıp sıfırdan başlayacağız.

Mr. Brown: Siz manyak mısınız?

Mr. Black: Hayır yapay zekâ denen kavramlarla çok uğraşınca insanlıktan çıkıyorsunuz.

Mr. Brown: Son olarak tarih 2040 dediniz ve biz 2017 yılındayız artık kalan yirmi üç yıl var. Ne öneriyorsunuz?

Mr. Black: Sizi bilmem ben kalan ömrümü insanca yaşayacağım. Metal öpmeyecek kanlı canlı dudak öpeceğim. O tarçın var ya gidip, malum kış ayı adam gibi bol tarçınlı salep veya boza içeceğim. Yemeklerden tadabileceğim bütün tatları deneyeceğim. Arkadaşlarımla felsefe tartışıp avazım çıkıncaya kadar tezlerimi savunacağım. Şehir dışında keyfimce otomobilime binip seyahat edeceğim. Değil Rembrandt, anlamasam bile bütün sanatçıların eserlerini araştıracağım. İnadına gidip kütüphanemde yer olmamasına rağmen kitap alacağım ve kasıtlı olarak parmağımı keseceğim.

Mr. Brown: Bekle sana eşlik edeyim ileride hoş bir kitapçı var.

Bu röportaj size kurgu olarak yazılmış olsa da gerçekleşme ihtimali hayli yüksektir. Ruhunuzu şeytana satmak gibi bir düşünceniz varsa benim gibi düşünen insanların yanında olmanız gerekiyor. Bizler teknoloji konusunda ne kadar uzak durursak arz talep bağlamında işleri değiştirme gücüne erişiriz. Şahsen benimle konuşan bir çamaşır makinasını istemiyorum. Siz istiyorsanız o çamaşır makinasıyla yemeğe bile çıkabilirsiniz karar sizin.

Dijitalleşmemeniz dileğiyle.

PAYLAŞ
Önceki İçerikBelki De İlerdedir Yaşanacak Günlerin En Güzelleri… / Nazım Hikmet
Sonraki İçerikVAGON
Volkan Erdal
Çok uzun yıllar bilgi işlem uzmanlığı ve sistem mühendisliği yaptı. Okumayı ve araştırmayı çok sevdi. Düşünce sınırlarını zorlamayı ve en olmadık bakış açısını yakalamayı ilke edinmiş biri.