Zamanın bilincinde olamazsınız. Olur musunuz? NAK NAK..!
Bilincinde olduğunuz soyutluğu zaman varsayarsınız..! TIK TIK..!
Gelecek dersiniz, oysa gelecektesiniz dediğiniz an da…
Kelimenizin bitiminde bir ışık huzmesinde uçtunuz siz bir sonraki geleceğe..! Huuu..!
Bir sonranız bir sonra dediğiniz an da..!
Zaman deyince, zaman…
ZAMAN?
HANGİ ZAMAN?

Geçmiş, gelecek… şimdi..!
Yoksa…
Şimdi, geçmiş gelecek mi desek? Ha?

Ah ne çok çektiniz siz geçmişten..!
Çoğuna;
‘Geçmiş’  sözcüğü, hep kötü davranmış bir dost ya da bir baba gibi çağrışıyor, çoğu kez…
Zamana da yaşam zihninde öyle çağrışıyor..! Geçmiş? Geçmiş mi?
Ah çeker zaman da yaşam zihninde, onu duyunca..!
3 fertli zaman ailesinin en hain ve vefasız bireyi ‘geçmiş’.
Yaşantının en olumsuz zamanı ‘geçmiş’ …
Hatırlamamalı, ona bakmamalı… Onu kullanmamalı çoğu kez…
Yalnız dilden ve zihinden değil zamandan da atmalı.
Tüm dilin en soysuz ve hain sözcüğü ‘geçmiş’
Ve tüm zamanın en huysuz çocuğu ‘geçmiş’
Ve zihnin en karanlık odası ‘geçmiş’
Bir beklentin de olmamalı onun sana vereceği şimdiden…
En büyük gelecek beklentin şimdiden…
Şimdi..!
Şimdi..!
Her gün birilerinin geri zekalı olduğunu fark ediyorum, şimdi…
Hem uğraşım hem hobi hem de alışkanlık olarak yapıyorum bunu.
Ve çok da iyi yapıyorum…Ve çok da akıllıca… Gerçekten geçmişi kurtaracak kadar da motivasyon veriyor bazen; her gün birilerinin geri zekâlı olduğunu fark etmek…
Üzüntü, ciddiyet ve keyif üç duyguyu da buluyorum aynı durumdan çoğu kez.
3 duygu?
3 zaman da oluyorum böylece..!
3 duyguda aynı anda tek zaman da 3 zaman? Ha?
Yaaa..!
Geleceğin mitosları arasında yürüyorum şimdini çocuklarının yanında…
Geçmişte yaşlanmış olacaklar onlar…
Şimdinin çocukları..!