“Geçen gün spor salonunda olanlar var ya, ben… Mecburdum, anla işte.”

“Ufak bir kırılma anı. Sanki uzun süredir bunları söylemeyi tasarlıyordu da, bir anda söyleyip rahatlamıştı. Ne hissettiğini, bunu söylemenin onun için ne ifade ettiğini çözmeye çalıştım. Hem neyi anlayacaktım ki… Aslına bakarsanız o da öteki oğlanlar gibi bağırıp eğlenmişti karşımda, donum elden ele gezerken. “Bakın arkadaşlar, ibne donu böyle bir şey oluyormuş demek ki!” deyip gülenlerin içinde değil miydi sanki. Bunların hiçbiri umurumda değil diyorum içimden, hiç biri. “Mecburdum,” diyor bana, hem de yüzü yere eğik. “Anla işte” diyor. Bir günahın bahanesiymiş gibi gelmiyor, inanıyorum. Sonsuz bir kabullenişle adamak istiyorum kendimi. Acıma ya da üzüntü bile olsa, onda bir şeyler yarattım diye seviniyorum.”

Yalçın Tosun

Yalçın Tosun 1977 Ankara doğumlu. Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, Bilgi Üniversitesinde öğretim üyesi. Adam Öykü, Notos, Kitap-lık, Roll ve Radikal Kitap gibi dergilerde çeşitli öyküleri yayınlandı.  “Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler“ adlı öykü kitabı yazarın ilk eseri. Aynı zamanda bu eser 2011 Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü sahibi. “Peruk Gibi Hüzünlü”, “Dokunma Dersleri”, “Bir Nedene Sunuldum” yazarın diğer öykü kitapları.

Kimi zaman açık ve gerçekçi, başladığı keskinlikle biten kimi zaman da duygunun içinde ağır adım götüren, sonuna vardığınızda bittiğini dahi anlamadığınız hikayeler bunlar. Ben çoğunlukla böyle hissediyorum Yalçın Tosun okurken. Gece yarısı hikayeleri gibi, yalnızca gece yarısı okuyorum Yalçın Tosun’u.

Artjurnal’e vermiş olduğu video röportajında öykülerinde en çok, vermek istediği duyguya dikkat ettiğini belirtiyor. Öykülerinin üzerinde yazdıktan sonra da uğraştığını, öyküm bitti demenin zor olduğunu söylüyor. Öykülerinde en çok üzerinde durduğu noktaların öykülerinin bitişleri ve isimleri olduğunu da röportajına ekliyor.

Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler
Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler

Yalçın Tosun’un Farkı

Pek çok yazarın öykülerinde, romanlarında bahsetmekten kaçındığı insanları işliyor; özellikle lgbti bireyleri.  Bu da edebiyatımızda çok aşina olmadığımız bir hadise, sırf bu özelliği dahi farklı kılıyor Yalçın Tosun’u.  Bir okur olarak Yalçın Tosun’u diğer öykücülerden ayıran en dikkat çekici özellik nedir diye sorsanız, öykülerindeki lgbti kahramanların ve renklerin çokluğu derdim kuşkusuz. Lgbti bireyleri ele alış biçimi, hikaye içerisinde onları yerleştirdiği zaman ve mekan; doğrusu hepsini muazzam buluyorum. Bir de çocukluk günlerinin açmazlarını, hislerini bence çok doğru bir gözlemle ifade eden bir yazar Yalçın Tosun.

“Aşağıdan gelen uğultu çoğalıyor sanki yavaş yavaş. Ben yaklaşıyorum biraz daha yanına. Erguvan yerlere eğilsin, tüm çiçek ve yapraklarıyla örtsün bizi istiyorum. Kıpırtılı bir yorgan olsun serilsin üstümüze, koparsın bizi bu dünyadan. Birden dünyanın en doğal şeyiymiş gibi, elimi elinin üstüne koyuyorum. Hiç kıpırdaman öylece duruyor. Yüzüne bakıyorum bu kez doğrudan. Nasıl ölmek istiyorum, sevincimi ancak böyle anlatırım gibi geliyor. Birden gözlerim yaşarıyor, utanıyorum. Bir şey söylemek ister gibi tam ağzını aralamışken, bir düdük sesiyle ikimiz de irkiliyoruz. Öğretmenin sıaktan gevşemiş yarı otoriter sesi çınlıyor kulaklarımızda. O da sözünü bitiremeden hemen kaçar gibi fırlıyor, ben arkasından fısıldayarak “Anlıyorum” diyorum. Rüzgarı yüzüme vuruyor, gömleğinin –ve bağrının- kokusu içinde.”

Eserleri Yapı Kredi Yayınları tarafından basılıyor, bunu da belirtmekte fayda var. Yalçın Tosun’a zaman ayırın derim, derin manalar ve öteki duygular, renkler için.