Davos’tan sonra Eurovision’a da “oneminute!” dedik ve 1975 yılından bu yana aralarda fire versek de, TRT olarak düzenli olarak katıldığımız Eurovision’a 2013’ten bu yana katılmama kararı aldık.

Çok ilginçtir ki başka ülkelerde o kadar çok umursanmayan fakat bizde milli mesele haline gelen ve Türkiye için her zaman gündemde olan Eurovision, bir anda hayatımızdan çıktı. Önce “bu yıl ülkemizi Eurovision’da kim temsil etsin” dedikodularının baş gösterdiği, daha sonra “yarışacak şarkı Türkçe mi İngilizce mi olsun” diyerek geçen günler birbirini izlerdi. Ancak 1975’ten bu yana, neredeyse her yıl Eurovision sahnesinde yerini alan Türkiye 2013 yılından bu yanaTRT’nin aldığı radikal bir kararla yarışmaya katılmamaya başladı.

Türkiye’nin Eurovision’a katılmama kararının nedenleri

TRT’nin yarışmaya katılmama kararının belirtilen en net sebebi yarışmadaki haksız oylamalar. Oyların şarkılara göre değil, ülkelere göre verildiğini düşünen TRT, sonuçların da bu doğrultuda siyasi olduğunu düşünüyor. Kendisi de komşu ülkelere bol keseden oy veren Türkiye, sürekli komşuların ve birbirleri ile yakın kültürel bağları olan ülkelerin karşılıklı oy alışverişinde bulunduğunu dile getiriyor. Ancak tabii ki kendisinin Azerbaycan’la olan puan alışverişini göz ardı ediyor.

TRT’nin Eurovision’a katılmama nedenlerinden bir diğeri ise Eurovision’un finallerine direkt katılma hakkı olan EBU’nun 5 büyük üyesi İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya’ya verilen bu ayrıcalık. Avrupa’ya “ama onlar direkt finale katılıyor, ben ise yarı finalde yarışıyorum. Bu şekilde olmaya devam ederse Eurovision’a katılmam” diyor. TRT resti çekince Avrupa da çaresiz kalıyor ve bukonuda herhangi bir cevap vermiyor. Tıpkı İtalya’ya da herhangi bir cevap vermediği gibi…

İtalya’nın Eurovision’a katılmama nedenleri

Türkiye’nin politik oylamalar, EBU üyelerine verilen ekstra haklar meselesi ilk defa ortaya çıkan bir şey değil tabii ki. Daha önce bir başka ülke, pek çok yönden benzerlik gösterdiğimiz İtalya da 1997 yılından bu yana politik oylamaları protesto etmek için Eurovision Şarkı Yarışması’na katılmıyordu. Ancak tüm bu muhalif duruşuna rağmen 2013 yılında yarışmaya geri döndü. 1997 – 2013 yılları arasında ise ceza yememek ve ödememek için katılmadığı yarışmayı yayınlamak zorunda kalmıştı. 2013’ten bu yana ise özellikle protesto ettiği politik oylama sistemi ile sürekli 2.’lik, 3.’lük aldı ve gurur tablosunu tıpkı bizim gibi günlerce gündeme taşıdı.

2013 yılından bu yana Eurovision’a katılmama kararı alan Türkiye, daha doğrusu TRT ise “ben olsam yayınlamam” diyerek cezayı göze almış durumda. Bu aynı zamanda maddi olarak da bir ceza ödemeyi gerektiren bir karar. Ancak bu kararın seneler içinde ne olacağı belirsiz. Belki TRT bir anda tekrar Eurovision için “durmak yok, yola devam” diyebilir.

Eurovision’un Türkiye’deki tarihi

Eurovision Şarkı Yarışması bu yıl 60. yaşını kutluyor. İlk kez 1956’da İsviçre’de, sadece 6 ülkenin katılımıyla gerçekleşen yarışma hâlâ dimdik ayakta duran kocaman bir çınar. Pek çok televizyon programı tarih olurken Eurovision kendini sürekli yeniledi.

EuropeanBroadcastingUnion (EBU – Avrupa Yayın Birliği) adı altında kurulan ve başlangıçta tek amacı yeni yeni yapılmaya başlanan canlı yayın teknolojisini test etmek, üye ülkeler arasındaki çeşitli iletişim olanaklarını deneyerek güçlendirmek olan Eurovisionsürekli hedef kitlesini genişletti ve zamanla uluslararası bir hale dönüştü.

Eurovision yıllar içerisindekurulduğu yer olan Batı Avrupa ile sınırlı kalmayıp Kuzey, Güney, Orta ve Doğu Avrupa’yı da kapsadı; Kafkasya ve Kuzey Afrika’dan sonra Amerika ve Avustralya’ya kadar ulaşan geniş bir coğrafyada kendine izleyici buldu. Şimdilerde ise kültürel bir şölen, milyonları ekrana kilitleyen, şüphesiz Avrupa’nın ve dünyanın en büyük televizyon şovu olarak 2016 yılında 60. yaşına merhaba dedi.

80’li yıllarda Türkiye’de son derece popüler olan Eurovision Şarkı Yarışması’nın Türkiye elemeleri bile haftalarca konuşulurdu. Yarışmanın yapılacağı akşam televizyonu olmayan aileler komşularına ya da yakınlarına gider ve yarışmayı büyük bir ilgi ile takip ederlerdi. Rakı sofraları kurulup kadeh kaldırılır, puan alamayıncaefkârlanılırdı. Toplum olarak “ulan biz size puan vermiştik be nankörler!“ dercesine yüzler düşerdi. Ve yine her zamanki gibi “Allah Allah” naralarıyla fethetmek niyetiyle gittiğimiz Eurovision’dan “Allah Allah nasıl olur bu yahu?” diyerek eli boş geri dönerdik.

80’lerin tek kanallı yılları birbirini kovaladı ve sonunda90’lı yıllara geldik. Bu dönemde birçok özel televizyon açılmaya başladı. Artık “Parliament Sinema Kulubü’nün sunduğu” pazar gecesi sinemamız, Bir Başka Gecemiz, Bizimkiler dizimiz ve hatta Cine5’in açılması ile kırmızı noktalı filmlerimiz vardı. Eskisine nazaran eğlenecek şeyimiz çoktu. Bu nedenle Eurovision eski popülaritesini kaybetti.

Ardından bir gün,Eurovision 1997 yılında tekrar gündeme geldi. Şebnem Paker ve Grup Etnik’in “Dinle” isimli şarkısı 3.’lük elde etmişti. Üstelik Türkçe bir şarkıyla! Bu, Türkiye’nin o zamana kadar aldığı en büyük başarıydı.

Takvimler 2003’ü gösterdiğinde bu seferki yarışmacımız Türkiye’nin en önemli seslerinden biri olan Sertab Erener oldu. Çiftetelli melodisini andıran ve olay yaratan şarkısı “EverywayThat I Can”i seslendirdiğinde aynı zamanda25 yıllık sonunculuğumuza da son verdi ve Türkiye için bir anda yeniden çok önemli hale gelen Eurovision’da bize birinciliği getirdi. Sertab sadece Türkiye’ye birincilik getirmekle kalmamış, bu birincilikle tarihinde ilk kez yarışmanın Türkiye’de yapılmasına olanak sağlamıştı.

Sertab’dan sonra Türkiye üzerindeki ölü toprağını atmış ve şansını döndürmüştü. Athena’dan, Kenan Doğulu’ya, Mor ve Ötesi’nden Hadise’ye, Manga’ya ve Can Bonomo’nun katıldığı 2012’deki son yarışmaya kadar başarılı sonuçlar birbirini izledi. Fakat tüm bu olumlu tabloya rağmen TRT bir anda, o dönem Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2009 yılındaki Davos zirvesinde “oneminute!” çıkışında olduğu gibi Eurovısion’a da “oneminute!” dedi. Ve 2013 yılında Eurovision’a veda etme kararı aldı. Artık Eurovision yoluna Türkiye’siz devam edecekti…

Manga Norveç’in başkenti Oslo’da düzenlenen 55. Eurovısion Şarkı Yarışmasında 2. Olmuştu.

Eurovision’a siyasi çıkarları gözeten oylama sistemi nedeniyle katılmama kararımız olsa da her Eurovision döneminde ortaya “bu sene katılacak mıyız, katılmayacak mıyız” dedikoduları çıkıyor. Bu anlamda bir gün tekrar Eurovision’a katılma ihtimalimiz olabilir. TRT her seferinde “bu yıl kesin” diyerek söz veriyor, sonra vazgeçiyor. Tabii ki tam bu dönemde, Eurovision söylentilerinin dolaştığı zamanlarda kendisini temsil edenleri unutmuyor, nostalji videolarında Türkiye’nin şarkılarına da yer veriyor.

2016 itibari ile 61. yaşına giren ve TRT’nin abisi sayılan EBU’nun yıldönümü şerefine belki bu yıl Eurovision’a tekrar katılırız diyor, sözlerimize Can Bonomo’nun “Love Me Back” parçası ile son veriyoruz.

PAYLAŞ
Önceki İçerikKarıncanın Gözyaşı
Sonraki İçerikKendimizden Kaçış
Mustafa Vatansever
Editör, Kurumsal İletişim ve Pazarlama Uzmanı, İnsan Kaynakları alanında iş hayatını sürdürmektedir. Sanat Duvarı’nda farklı ilgi alanları doğrultusunda bilgi ve araştırmalarını paylaşan Mustafa Vatansever, 1990 yılında İstanbul’da doğdu. Yugoslavya göçmeni bir ailenin ilk çocuğu olan Mustafa Vatansever Lise öğrenimini dışarıdan tamamlamak zorunda kaldı. Bu yüzden tam anlamıyla öğrenci olmayı başaramayan Vatansever, 2015 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden birincilikle olmasa da mezun olmayı başardı. Geleneklere bağlı ama özgür, geçmişi unutmaz ama geleceğe bakar, bilgiye sadık ama araştırmacı, analiz yapmayı seven bir okur, yazar, izler ve en önemlisi dinleyici; olan Mustafa Vatansever Otohaber Dergisiyle başladığı meslek hayatına Sektör değiştirerek Eleman.net ile devam etti. Ardından bir dal da Televizyondan alayım diyerek A haber’de çalıştı. Bunlar dışında çeşitli sitelerin yazı işlerinde görev alarak metin yazılarını yazdı. Tiyatroyu çok seven hem izleyen hem de sahneye çıkıp çeşitli rollerde yer alan jön olmaya aday bu arkadaşımız keşfedilmeyi bekliyor. Hiss-i kable'l vuku’su yüksek ve nevi şahsına münhasır bir adam olan Mustafa Vatansever Sanat Duvarı’nda o çok istediği yazarlık hayatına devam ediyor.