Ayrılığımızın üstüne şarap döküyorum.

Sevdam durulanıyor.

Yalnızlık doluyor odama aralık kapıdan.

Kusmamak için zor tutuyorum kendimi.

Dayanamıyorum.

Yalnızlığımı fotoğrafına buluyorum.

Ayrılık acısı eşit olmalı çünkü.

 

Sen hep böyle olsan diyorum. Başucumda.

Tek bir fotoğrafınla geçmişi yaşatsam.

Sonra fotoğrafın saatler süren bir bakış türü.

Sonra fotoğrafın kaynayan su gibi yarım kalmışlığıyla kendini bitiren bir şiirçe.

İnanır mısın? Yaşlanmayacağını bilsem seni sevmem.

 

Düşünmüyor değilim.

Başka birisini sevmeni, sevişmeni.

Ebenin içinden çıkardığı bebeğinin teninden acılarını silerken senin ilk defa anne olarak çocuğuna bakmanı.

Bunlar güzel şeyler elbette, acı çekerken bile.

 

Acının güzel olmayan yanları çoğunluktayken,

Senin sevincin istisnadır sevdiğim.

 

Dünyanın öbür yanı saydığım güzelliğini.

Bilinir, dokunulur, görülür sevdanı, öyle derinden hissetmek için şiir yazıyorum. Tanrı’yla yarışıyorum.

Yazdığım şiir biraz sen.

Yazdığım şiir çokca sen.

Yazdığım şiir hepten sen olunca,

Tanrı ondan daha iyi iş yaptığım için beni lanetliyor.

 

Cennete ve cehenneme inanmamın tek nedeni,

Seni cennette bulmam olurdu.

Fakat varsa eğer.

Ben çoktan cehennemliğim…

PAYLAŞ
Önceki İçerikGüncel Kent Resimleri
Sonraki İçerikAkrobat
Hıdır Aktaş
6 yılı bulan şiir yazma hobisinden sonra birkaç ay sonra ilk şiir kitabını çıkaracak olan genç şair ve yazar adayımız aynı zamanda yazdığı bir romanında yarısındadır. Edebiyattan hiç kopmayan genç şairimiz daima edebiyatın içinde olmak istiyor…