Son 11 Dakika

İnsanlık tarihi birçok kez birkaç saniye belki birkaç dakika kadar bir sürede olan olaylar nedeniyle yön değiştirdi. Kişilerin bireysel yaşamlarını düşünürsek, hayat çizgisinde çok küçük zaman dilimlerinin bile ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar. Gelin benim hayatımda 11 dakikalık kısa bir gezintiye çıkalım ve o kısa gezintinin beni yeniden nasıl şekillendirdiğini görelim.

Her şey tüm hayatımı 195 dakikaya mahkûm eden sistemler bütünü sayesinde oldu. Bu sistemde kimler yoktu ki, başta eğitim kurumları, meclisi, bakanlıkları, şirketleri, siyasi partileri ve bunların en küçük bileşeni olarak bizler… Yani hayatını belirlemekten bile aciz gençlik!

Peki, ne oldu bu 195 dakikada ve nedir bu 11 dakika meselesi?

Ben daha küçücüktüm, herkes bana “O an”a hazırlanmamı söylüyordu. Çevremdeki tüm yaşıtlarımdan daha iyi olmam gerekiyordu, dolaylı olarak arkadaşlarımın da benden daha iyi olması. Herkesin bana söylediklerini yapmaya çalıştım, sanki benim için her şeyin kararı verilmişti. Çok çalışmalı, iyi bir iş ve bolca para kazanmalıydım. Ardından iyi bir eş, vatana millete hayırlı olmasa da sorun çıkarmayacak bir evlat olmalıydım. Oldum mu dersiniz? Bunu zaman gösterecekti.

Bana biçilen bu role ayak uydurmak çok da zor değildi; ancak benim için yetersizdi. Sonunda “O an”a türlü çabaların sonucu gelmiş oldum. Tabi birçok arkadaşım daha yolun yarısında nefessiz kaldı ve yarıştan düştü. Onlar için farklı bir kulvarda yeni şeyler vardı; çünkü bize daha baştan öğretilen şey zaten çoğumuzun bu yarışta kaybedeceğiydi. İlk karşılaşmada bu kez ben saf dışı kaldım. İlk defa sorgulayarak düşünmeye başladım. Artık yanımda olmayan birçok arkadaşım geldi aklıma. Bizi nasıl bir şeye alıştırdıkları ve aslında o ana kadar ne menet bir prangaya vurulmuş olduğumu anladım.

Düşündüm, düşündüm ve doğru olarak gösterilmeye çalışılanın her zaman da doğru olamayacağını idrak etmeye başladım. Ancak ne var ki bu yarışa tekrar başlamam gerekiyordu; ama tek bir farkla, bu sefer gittiğim yolun nereye gittiğini ve onun yönünü nasıl değiştireceğimi bilerek.

Ve ikinci tur başladı. Kısacık 195 ya da kocaman 195 dakika. Emim adımlarla ilerledim, yorgunluk ve bıkkınlık yoktu. Taa ki son vuruşu yapana ya da yaptığımı sanana kadar. Başımı kaldırdım, derin bir nefes aldım. Bitirmiş olmanın rahatlığı tüm vücudumu kapladı. Tüm yaşamım boyunca beklediğim “O an”ı tüm benliğimle yaşadım.

Ve ardından…

Hayatta her şey üzerinde hâkim olan ve yön değiştirme becerisine sahip olan zamana, saatime baktım. Son 11 dakika. Ne yapmalıydım? Geri mi dönmeliydim. Bu zamanı yapmış olabileceğim hataları düzeltmeye çalışarak mı geçirmeliydim. Şüphesiz hata yaptığım veya boşluk bıraktığım bir şey gelmedi aklıma. Yapmış olduğum her şeyi kendimden emin olarak yapmıştım. Bu şekilde saniyelerce düşündükten sonra, sorgulamaya başladım. O anda yapmış olduklarım, benim tercihim mi yoksa bana verilenlerle seçmiş olduklarım mı diye düşündüm. Belki başka bir kulvar da olabilir ve orda bu sistemden kurtulmanın yolunu daha rahat yakalayabilir, özgürlüğüme daha da yaklaşabilirdim.

Hayatımı değiştirmem için son 11 dakika kalmıştı. Kararımı verdim 11 dakikalık bir yolculuğa çıktım.

Ve şu an ben bunları yazıyor ve siz okuyorsanız son 11 dakikada olanlar sayesinde gerçekleşti her şey. Boynumdaki bağlardan, ayağımdaki prangalardan kurtuldum. Bana her daim yön vermeye çalışan sistemler bütünüyle nasıl mücadele edeceğimi ve ona nasıl hükmedeceğimi keşfettim. Şimdilerde hiçbir şeyin son olamayacağını düşünüyorum. Hayatımı değiştirecek 195 dakikanın içinden son 11 dakika çıkıp beni tekrardan şekillendirebiliyorsa, onun içinden de neden başka dakikalar, saniyeler çıkmasın?

Neden bir son olmak zorunda olsun, neden hayatta elimizde her zaman başka seçenekler olmasın?

PAYLAŞ
Önceki İçerikEylülde Sevmek
Sonraki İçerikVe O
Önder Aydın
Önder Aydın, Sanat Duvarı kurucusu ve proje yöneticisidir. Lisans eğitimine İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde devam ederken ara vererek Nazım Hikmet Akademisi Sinema bölümünde 2 yıl eğitim aldı. Ardından lisans eğitimini bitirerek İstanbul Aydın Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı'nda yüksek lisans eğitime başladı. Eğitimci olarak başladığı iş yaşamını Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) ve Dijital Pazarlama Yöneticisi olarak kurucusu olduğu "SEO Gezegeni" dijital ajansında sürdürmektedir. Sanatın edebiyat ve sinema dallarıyla ilgilidir. Akademik çalışmalar yapar, sanat ile bilimi hayatının her alanınına uygular. İstanbul'un kaotik ortamını terk ederek İzmir'e yerleşmiştir.