Shirley Valentine’in Renkli Hikayesi…

0
550
SHİRLEY VALENTİNE’İN RENKLİ HİKAYESİ..
SHİRLEY VALENTİNE’İN RENKLİ HİKAYESİ..

Geçtiğimiz günlerde Trump Gösteri Merkezi’nde, Sumru Yavrucuk’un sahnelediği, yönetmenliğini de üstlendiği “Shirley” oyununu izleme fırsatına eriştim. Shirley, 1980’li yıllarda İngiliz yazar Willy Russell’in “Shirley Valentine”  adıyla kaleme aldığı eserinden, günümüze uyarlanmış ve tek kişilik sergilenip, iki perdeden oluşan, ağırlıklı komedi barındıran bir tiyatro oyunudur. Öncelikle konunun içeriğinden biraz bahsedelim…

Shirley Oyun / Sumru Yavrucuk
Shirley Oyun / Sumru Yavrucuk

SOSYAL HAYATTAN SOYUTLANMIŞ BİR KADININ PSİKOLOJİSİ….

Sumru Yavrucuk bu oyunda başta Shirley Valentine olmak üzere, hikâyenin içinde adı geçen tüm karakterlere kendisi hayat veriyor.  40’lı yaşlarında bir kadının kocasıyla yabancılaşmış, günlük hayatının sıkıcılığından kurtulmak isteme yolculuğunu mizahi ve akıcı bir dille izleyiciye sunuyor. Oyunun sahne geçişlerinde çalan müzikler de adeta konuyla bütünleşiyor, kendinizi bir seyirciden ziyade kurgunun içinde hissedebiliyorsunuz. Konu genel hatlarıyla duygulu sahneler içermese de, özellikle bir kadın seyirciyseniz, karakterin repliklerinden, mimiklerine kadar dikkatli izlediğinizde içinde yaşadığı psikolojiyi anlamanız ve empati kurmanız kolay olacaktır. Yıllarca kendini sadece evine, kocasına ve çocuklarına bağlayan, bunun için de sadece onlarla olan diyaloglarıyla konuşan bir kadının öyküsüne şahit oluyorsunuz. Aynı zamanda,  rutin giden yaşamından bunaldığı için eline geçen bir uçak biletiyle yeni maceralara koşarken kendini buluyor. O bilet eline geçene dek, rengârenk dekorlarla süslenmiş mutfağında şarap içerken, yaşına ve enerjisine göre, hayatındaki kişilerin ne kadar az olduğunu ses verdiği karakterlerden anlayabiliyorsunuz. Eline bavulunu alıp tatile çıkmaya hazırlanırken, sinirlenip mutfak masasını anlık bir hızla dağıttığı dakikalar , oyunun en etkileyici sahneleri arasında yerini buluyor. Aslında, o an Shirley’in içinde yıllardır hapsolan birikmişliği nasıl dışa vurduğuna ifade ediyor. Bunca zaman kendini arkadaşlarından, sosyal hayatından soyutladığı için belki de kendine kızdığını vurguluyor. Bir kadın olarak, kocasının sözünden çıkmayan, özgürlüğünün kısıtlanmasına uzun yıllar izin verdiği için kendini piyon gibi hissediyor.  Masayı dağıttığı dakikalar, kimine göre ailesine patladığı an olarak nitelendirilse de, özünde Shirley’in sorunu kendiyleydi. Her izleyicinin görüşü farklıdır ama ben böyle yorumladım…

Oyunun İzleyiciye Görsel Olarak Yansıtılışı ve İkinci Perde..

Sahne, oda tiyatrosuna kıyasla geniş bir oyun salonu içerisinde yer aldığı için, görsel konusunda sınırlaması da yoktu. Renkli mutfak dolapları, buzdolabının üstünde yer alan aksesuarlar, Shirley’in çocuklarının fotoğrafları, tezgahların üstündeki şarap şişesi oyunu estetik açıdan izleyiciye sıcak sunan unsurlar arasında yer alıyor. İkinci perdeye geçildiğinde, sahnedeki dekorlarda değişiyor.  Shirley, Türkiye’de Bodrum’a geldiği için bir tekne, şezlong, loş tatil ışıkları ve arka planda Bodrum’un simgesi olan beyaz ev görselleri birbiriyle bütünleşiyor. Bu perde de ilk bölümden çok farklı bir Shirley izlemeye hazır olun diyebilirim. Çünkü dört duvar arasından kendini kurtarmış, yeni kişilerle tanışmış ve özgürlüğünün tadını çıkaran bir kadın figürü izleyeceksiniz…..

Sonuç olarak Shirley, herkesin özellikle de kadın seyircilerin mutlaka izlemesi gereken eserler arasında yerini buluyor. Aralık sonuna kadar Trump Gösteri ve Sanat Merkezi’nde seyredebilirsiniz.

PAYLAŞ
Önceki İçerik“Çocukların Şövalyesi”ne Saygı
Sonraki İçerikMartıların Bitmemiş Filmi
Ayşe Aycan Arıcan
2 Mart 1990 tarihinde İstanbul Üsküdar'da dünyaya gözlerini açtım. 2014 Haziran döneminde İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin İletişim Fakültesi Sanat Yönetimi bölümünden burslu olarak mezun oldu. Okulu bitirme tezi için müzecilik ve koleksiyonculuk üzerine bir çalışma hazırladı. Bir devlet ve bir özel müzeyi koleksiyon oluşturma ve müze yönetimleri açısından karşılaştırmalarını yaptı. Seçtiği müzeler, devlet müzelerinden Topkapı Sarayı Müzesi, özel müzelerden de Sakıp Sabancı Müzesi'ydi. Tezinden A alarak mezun oldu. Müzecilik, koleksiyonculuk, Türk resim sanatı, empresyonist ve rönesans dönemi ressamları ilgi alanlarını oluşturmaktadır. Ayrıca medya iletişim ve sanat ilişkisiyle de ilgilenmektedir.