Kimin okuduğunu bilmeden, kimin gördüğünü düşünmeden ruhunla dans ediyorsun. Ya bir tozlu tahta üstünde ya beyaza boyanmış bir bez üstünde ya parmaklarınla dokunarak tellere ya da tutarak yazan her kalemle… Kimse cevap veremez sanat sorusuna, kimse anlatamaz… Yaşayan yaşadığını, yaşamayan hayalini tarif eder. Aynen kişinin kendini anlatamaması gibi… İçindeki her duyguyu dışa vurmanın en sağlıklı ve huzurlu yoludur bunu yaşamak.

Sinirliyken zarar vermek yerine boyalara sataşırız ya da bağırarak şarkı söyleriz ya da rolümüzü yaparız; Üstelik daha inandırıcı. Sonuç yine güzelliktir. Hasta da olsan mutlu da olsan acılı da, seni teselli eden yüce mekânlı bir dost… Yalnız da kalırsın çoğu zaman. İlham beklersin. Yani ümittir o. Telefondan iyi haber, kapıda beklenen o yüz, tesadüf deyip bulduğun resim vs. vs. vs… Bunlara diyoruz ilham. Hele bir de zamanında geldiğini anladığımızda ışığımız kapalı kapılardan, duvarlardan taşar yayılır evrene.

Yağmuru gören gökkuşağını da görür, karda yürüyen o kristal parçalarını da. Rüzgar vururcasına değil de okşarcasına derler. O da bizim ilham ışıklarımızdır aslında. Ellerini kaldırıp havaya içine aşk yakarışlarını da ekleyip kapatınca yüzüne, her gözü yaşlı sevenin de yürek yangınını söndürürsün dua sanatınla. Sanat, aşk mı demek o zaman. Aşk da hayat mı, hayat da dua mı? Dili olsa da konuşsa değil mi? Yine de anlaşılmaz. Çünkü asıl güzel olan anlatamadan anlayamadan hissettiğindir. O his eyleme dönüşünce sanattır, söze dönüşünce duadır ve yerinde durunca hayaldir.

Güzellik, iyilik, doğruluk, fayda adına ne varsa hepsi sanattır ve bunu yapabilene de sanatçı denir.

PAYLAŞ
Önceki İçerikÖyle Tatlı Ki…
Sonraki İçerikBirgün
Tülay Özçelik
Tülay Özçelik. İstanbul doğumlu ve İstanbul'da yaşıyor. Tiyatro ve resim sanatının içinde de bulundu.