Sanat Eseri Oluştururken Ne Düşünürüz?
Sanat Eseri Oluştururken Ne Düşünürüz?

Eminim siz de benim gibi bir sanat eserini oluşturmaya başlamadan aklınızda onlarca soruyla, onlarca düşünceyle oturdunuz masanızın başına. Sanat aslında nedir, nasıl yapılır, bir şey anlatması gerekir mi, bir sorunun cevabı mı olmalı, yoksa yaptım oldu desem birileri benimle dalga geçer mi. Şimdi tüm soruları beş dakikalığına rafa kaldırın.

Sanat içimizdeki duyguların istemsiz ya da istemli olarak dışavurumudur. Ne kadar kendinize güvenirseniz o kadar iyi bir iş çıkarırsınız. Burada önemli olan benliğinizi bulup, gerçekten ortaya çıkarmak istediğiniz esere hiçbir yargıyı ve size yöneltilen eleştirileri bir süreliğine kafanıza takmaksızın ona odaklanmanızdır. Neden mi? Sanat eseriniz sizsiniz. Sizin duygularınızın dışa çıkışı, düşüncelerinizin en özgür halidir.

Resim ve heykel ile ilgilenen biri olarak yukarıda sorduğum tüm soruları kendime sordum ve emin olun cevapları yok, ya da hala bulamadım. Bunların sebebi öncelikle güven eksikliği ya da beğenilmeme duygusu. Siz de bu duygular varsa önce kendinizden emin olmalısınız ve hangi sanat dalıyla uğraşmayı hedefliyorsanız bilmeniz gereken tüm detayları, teknik bilgiyi ve malzeme bilgisini ve tabi ki geçmişten günümüze gelirken ilgilendiğiniz sanat dalının hangi yollardan geçip de sizin seçiminiz olduğunu araştırmalısınız. Daha sonra sadece yapmak istediğiniz şeye odaklanın. Hiçbir kaygının sizin çıkaracağınız eserin önüne geçmesine izin vermeyin. Okuyun, araştırın, eleştirin ve en önemlisi bakmayın görün.

Heykele ilk başladığımda hocam bana görmüyorsun yalnızca bakıyorsun demişti. Hala zaman zaman gelir kulağıma. Tüm bu söylediğim adımlardan sonra dikkat etmeniz gereken tek şey görmek. Bir heykeli yaparken gerçekten o kıvrımları hissetmeniz gerekir. Nerede yumuşayıp nerede dalgalanacağını, nerede son bulup nerede coşacağını görmeniz gerekir. Eğer bakarsanız hissedemezsiniz. Görürseniz yaşarsınız.  Michelangelo’nun David heykelinde vücut kıvrımlarının en abartılmış halini görebiliriz. Michelangelo’nun bakmayıp gördüğü aşikardır.

PAYLAŞ
Önceki İçerikAnonim Hanım’dan DİLALTI
Sonraki İçerikSevtap Ünal’dan İkinci Albüm / Bu Kavga Çok Hüzünlü
Özge Şen
25 Mayıs 1991 İzmir doğumluyum. İzmir Saint Joseph Lisesi’ni bitirdikten sonra İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünü bitirdim. Lisedeyken seramik ve tuval üzerine akrilik boya çalışmaları yaptım. Şu anda kara kalem, akrilik boya ile resim ve amatör olarak heykel çalışmaları yapıyorum. Gönüllü olarak belli aralıklarla zihinsel engellilerle ilgileniyorum. Felsefe ve sanat kitapları okumaktan çok zevk alıyorum. Hedefim bir gün resim ve heykel sergisi açmak.

4 YORUMLAR