Rakı, Balık Yapalım Mı?

0
170
Rakı, Balık Yapalım Mı?
Rakı, Balık Yapalım Mı?

Salonda açık duran laptop ekranında gezinmekteyim. Şimdi facebook sayfamdayım. Mesaj bölümünde aniden bir yazı belirdi. “Merhaba nasılsınız.” “İyiyim siz nasılsınız.” Bir hanımefendi iyi günler diliyor cevap vermek olmazdı. Sonra devamı geldi, “ben Kadıköy’deyim, siz neredesiniz?” merak edip profiline baktım, balık eti bir hanım, öğretmen Kenan abimizle ortak arkadaşımız. Cevap yazdım “Kumburgaz’dayım.” “Kadıköy’e gelin de bir rakı balık yapalım.” İçimden bir “gurk” sesi geldi. Sosyal medyaya girdim gireli böyle bir teklif almamıştım.

Kazandan dönenin kaşığı kırılsın gibi bir atasözüyle klavyeye döndüm. “Yolum biraz uzak, oraya gelmem birkaç saati bulur” diye yazdım. Cevap kışkırtıcıydı: “Ben zaten banyoya girip hazırlanacağım, daha çok vaktimiz var.” Kadıköy’de rakı balık için banyo, köpük v.s. düşünceleriyle uçarak giyinmeye başladım.

Kumburgaz’dan Kadıköy’e gidiş için en kısa yolları düşünmeye başladım. Cep trafikten kırmızı yeşil çizgilere baktım. Ve kendimi sıkışık bir halk otobüsünde buldum. Akbil basıp yola koyuldum. Kazasız belasız Beykent tepesindeki metrobüs durağında indim. Oturma kuyruğunu boşver diyerek, aralardan sıyrılıp ayakta duracak konforlu bir yer buldum kendime. Balık eti, rakı, balık ve ve ve… Sonra ne gelecek, ben ne yapacağım? Elim ayağım titremeye başladı. “Telaşı bırak oğlum, günün tadını çıkar” diye düşündüm. Bu arada metrobüs durakları aştıkça daha çok yolcu giriyordu ve benim konforlu alanım gittikçe daralıyordu. Bir sonraki durakta çocuk arabalı hanım ve yanındaki görümceleri olduğunu sonraki konuşmalardan öğrendiğim yedi kişi bulunduğum alanı tamamen kapladılar. Boğulmak üzereyken “Neredesiniz” mesajı belirdi. Balık eti hanımdan geliyordu. İçimde bir titreme ve rahatlık çöktü. Demek bekleniyordum. “Yoldayım, bir saate kadar Kadıköy’e geçerim.” diye yazdım.

Yazdım yazmasına ama söylediğim saatten bir saat sonrasında hedefe ulaşmıştım. Buluşacağımız restoran, falan yol boyunca aramızda yazışılmış ve atılan konumdan da yeri kolayca bulmuştum. Balık eti hanımla facebook resimlerimizden birbirimizi hemen tanıdık. “Çok beklettim mi” diyerek elini sıktım. “Hayır canım, ben de şimdi geldim” dedi.

Rakılar balıklar söylendi, muhabbet başladı. Hoş bakışlı, konuşkan biriydi. Benim ilk başlardaki çekingenliğimi atmam kısa sürdü. Balık eti hanımla kendimi banyoda düşünmeye başlamıştım. Balık eti hanımın hafif dekolte giysisi gözlerimi ara sıra o tarafa odaklıyordu. Tabi hanımefendi de arada bir eliyle oralarını yukarı çeker hallerine giriyordu. Muhabbet güzeldi, ayaklarım yerden kesilmiş gibiydi. “Sosyal medya gerçekten çok yararlı bir şey” diye düşünerek Balık eti hanımın gözlerinden, dudaklarından girip uzun seyahatlere çıkıyordum. Fakat daha fazla masanın bu tarafında kalamazdım. Balık eti hanımın yanına bir an önce geçmeli, ufak hamlelerle ona yanaşmam gerekiyordu. Pat diye kalkıp yanına geçmem çok nezaketsiz olur düşüncesiyle bir plan yaptım. Lavaboya gideceğim diye kalkacak, dönüşte yanına oturacaktım.

(Sonrasını balık eti hanım efendiden dinleyelim)

Facebook’ta bulduğum salak geldiğinde eli ayağı titriyordu. Biraz onu rahatlattıktan sonra yiyip içmeye başladık. Saf biri olduğunu hemen anladım, ilk defa böyle bir çağrıya koşarak geldiği belliydi. Böyle tipler aranıp da bulunmayan tiplerdendi. Çünkü bunlardan kurtulmak daha kolaydı. Güzel yemiş içmiş ve bu salaktan kurtulmanın planını uygulayacağım anda beni rahatlatacak hareket karşı taraftan gelmişti. Lavaboya gitmek için izin istedi. İzinler senin olsun canımın içi. Sallanarak, bir iki boş sandalyeye çarparak küçük koridorda gözden kayboldu. Bende hafice toplandım, çantamı alıp çakırkeyif vaziyette restorandan dışarı çıktım. Hafif bir yağmur başlamıştı. İnternette yazıyordu, şiddetli yağış bekleniyormuş.

Evet sahiden Kumburgaz neredeydi?



PAYLAŞ
Önceki İçerik30 Nisan Pazar Günü “Uluslararası Caz Günü” Kutlaması
Sonraki İçerikGörme Engelliler İçin Sesli Kitap
M. Faruk Kutlu
İstanbul’da yaşıyor. Mimar Sinan Üniversitesi Resim bölümünü bitirdi. Ressam, grafiker, illüstratör olarak çalışıyor. Çocuk kitapları resimledi, kişisel sergiler açtı. Resim, grafik ve illüstrasyon çalışmalarına devam etmekte ilave olarak da kısa öyküler yazmakta..