Hüzün- Özlem- Ayrılık (ÜÇLEME) / ÖZLEM…

0
105
ÖZLEM...

ÖZLEM…

İçkisinden bir yudum daha aldı; başını öne eğdi. Acısı yüzünden okunsun istemiyordu; yüzünü gizlemeyi seçti. Birden için için ağlamaya başladı. Bunu son zamanlarda hep yapıyordu. Burun delikleri hızlı hızlı şişmeye başladı. Sonra gözlerini çevirdi ve
“Beni sevseydi gitmezdi değil mi abi?” diyebildi.
“…”
“Yok! Sevseydi gitmezdi, sevseydi bu kadar acı çekmeme izin vermezdi…”
Başını kaldırdı ve gözlerini arkadaşına dikti; fısıldarcasına konuştu:
“Seven, sevdiğinin acı çekmesine hiç izin verir mi?”
Sonra sustu. Belli ki acısı en ağır adımlarıyla yüreğinde geziniyordu. Başını iki yana salladı;
“İçim çok acıyor!”
Acısı yüzüne vurmuştu, devam etti…
“Madem gidecekti, neden hayatıma girdi, neden kendini çok sevdirdi?”
“…”
“Hem bu kadar çok sevmişken!”
Söyleyecek bir söz bulamıyordu arkadaşı. Ne söylese ikna olmayacaktı ki; bu belliydi… Sessizliği seçti…
“Abi! Ben hata yapmadım değil mi? Üzülmesine izin vermedim, acı çekmesine izin vermedim, hep yanında oldum.”
Yavaşça başını salladı arkadaşı, onaylıyordu. Söylemek istediklerini bir türlü toparlayamıyor, söylemek istedikleri boğazında düğümleniyordu.
Terk edilmiş olmanın acısını hangi sözcük soğutabilirdi ki yürekte? Bilemiyordu…
Arkadaşının acısını doyasıya yaşamasına izin veriyordu sadece.
Kim bilir belki biraz rahatlar…
“Sesini duymasam, yüzünü görmesem işim rast gitmeyecekmiş gibi gelirdi hep. Her sabah bir ‘Günaydın’ına muhtaç hissederdim kendimi. Bunu biliyordu…”
Sonra sitem edercesine sözlerine devam etti…
“Seviyorum diye aldatmış yıllardır; yazık!”
“Anlıyorum!” dedi arkadaşı, “Ama ne olur anla artık, seni o kadar çok seviyordu ki, sadece seni çok sevdiği için gitmesi gerekiyordu. Sevgisinde de asla yalanı olmadı!”
Arkadaşının bu sözleri üzerine şaşırdı. Durdu, duyduğu sözleri mırıldanırcasına tekrarladı:
“Çok sevdiği için gitti demek!”
Acı bir tebessümle arkadaşına baktı, sanki sözlerinin ne demek olduğunu ister gibiydi bakışları.
“Ne demek çok sevdiği için gitmek? Ne yaptım ben O’na?”
“Sen de o da üzerinize düşeni yaptınız. Birbirinizi çok sevdiniz. Bir sevda bu kadar büyük bir sevgiyi ancak masallarda görür!”
Sonra başını öne eğdi arkadaşı… Söyleyemediklerini düşündü. Arkadaşının omzuna elini koydu ve
“Anla artık! Gitmesi gerekiyordu…”
“Hem çok seviyordu diyorsun hem gitmesi gerekiyordu… Nasıl oluyor bu iş abi? Ne diyorsun sen?”
“Bak! Bir kez daha söylemeyeceğim… Gitmesi gerekiyordu ve gitti… Kalsaydı çok acı çekecektiniz. O bunu anladığı zaman gitmeyi seçti. Eğer O’nu çok seviyorsan, sadece O’nun kararına saygı göster.”
Birasından bir yudum aldı. Biraz rahatlamıştı. Arkadaşının gözlerinin içine bakarak kararlı bir şekilde konuştu:
“Nereye giderse gitsin, nerede olursa olsun; sadece ama sadece seni sevecek ve sana olan sevgisini ölünceye dek yüreğinde taşıyacak. Ama bir kez daha dönmesini asla aklının ucundan bile geçirme.”
“Anlamıyorum söylediklerini. Nasıl böyle bir şey söyleyebiliyorsun? Her sözün bilmece gibi!”
“Ben söyleyeceğimi söyledim. Gitmem gerekiyor. Sen de kalk artık. Evine git, bir duş al ve yat uyu!”
Garsona seslendi, hesabı istedi.
“Bugün benden olsun! İtiraz istemem…”
Hesabı ödedi, telefonunu aldı, iki eliyle arkadaşının elini tuttu:
“Yeter artık, kendini mahvedeceksin!”
Arkadaşının ağlamaktan kızarmış gözlerine baktı ve
“Kendine iyi bak!” diyebildi.
Masadan kalktı, bir iki adım atmıştı ki durdu…
Sonra yavaşça döndü, arkadaşına doğru eğildi,
“Giderken sana söylememi istediği bir şey vardı; unuttum! Dedi ki; eğer beni çok özlerse, sadece yıldızlara baksın… Ben öyle yapacağım!”

PAYLAŞ
Önceki İçerikİz Bırak
Sonraki İçerikAnarşist Çoçuk
Hayrettin Dinç
Mersin'de doğdu, büyüdü. İlk, orta ve lise eğitiminden sonra, üniversite hayatını İstanbul'da M.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde sürdürdü. Mezun olduktan sonra bu koca şehirden ayrıldı. Ta ki yolu yıllar sonra tekrar düşene dek. Yazmak ve okumaktan arta kalan zamanlarında para kazanmaya çalıştı. Yazmak, olmazsa olmazı...