Bir şarkının ezgileri adeta ruhumuzu dans ettirir ve kelimelerin büyüsü notaların ahengine kapılır. Bazen gözyaşı içine boğuluruz, bazen de neşeyle dolar içimiz.

Doğduğumuz andan itibaren her an seslerle korna sesleri, insanların konuşmaları vb. seslerle doludur; ama bir kemanın ezgileri, güzel sesten duyulan o nağmeler ruhumuzu okşar, bizi alıp başka diyarlara götürür. Onun ezgilerine kapılır, dans ederiz, eğleniriz, içeriz, güleriz, ağlarız, sitem ederiz ve bütün duyguları yaşatır bize müzik…

Bu dünyadan uzaklaşıp ruhumuzun cennetinde gezeriz. Her şarkı, her nota, her ezgi ayrı bir alemdir. Müzik, aklımıza değil kalbimize seslenir. O da ruhumuzu uyandırır. İster binlerce yıl öncesinde kalan bir eser olsun, ister hiç bilinmeyen bir dile ait olsun fark etmez… Yeter ki kalbimize seslensin. İşte o zaman kelimeler kifayetsiz kalır, dış dünyada olan olaylar manasız kalır ve sadece notaların size hissettirdiği duygularla dolar içiniz. Gerçek benliğiniz uyanır ve o andan itibaren diğer bütün sesler anlamsız olur. Dünya sizin için durur ve sadece siz ve o müzik vardır. Müzik, insan hayatının her döneminde, her yılında, her saatinde, her anında vardır ve o dinlediğiniz müzik sizi yansıtır. Düşlerimizi, hayallerimizi, hislerimizi diğer insanları gördüğü konuştuğu insanı değil bizi gerçek bizi yansıtır.

Bütün düşünürler, aristokratlar, alimler ve hepsi müziğin büyülü dünyasından bahseder. Müzik, insanı duygularıyla yüzleştiren, tutkularını ortaya koyan, ona yaşadığını hissettiren yegane bir olgudur. İnsan hayatı müziğin bir parçasıdır. Bazen bestecisi olur, bazen nefesi, bazen o bestenin ilhamı olur, bazense o şarkının kendisi.

Hayat bir şarkıdır. Bu şarkı kimi zaman neşelidir, kimi zaman hüzünlü; ama nasıl olursa olsun hem bizdendir, hem içimizdedir. Yaşadığımız dünyanın ortak dilidir. Yediden yetmişe din, dil, ırk ayırmadan herkese hitap eder. Dünyanın ahengidir, insanları birbirine bağlayan yegane olgudur. Bütün kapıları açar ve herkesi içine alır…

PAYLAŞ
Önceki İçerikRaoul Dufy
Sonraki İçerikAsılan Marsyas Heykeli
Avatar
1994 doğumlu. Küçüklüğünden beri en büyük hayali yazar ya da şair olmak ve kariyerini de bu şekilde tasarlamak ve de bu yolda emin adımlarla ilerlemek... Lise eğitiminin tamamlarken 2 tane şiir yarışmasına katıldı ve ikinci oldu. Bu ikincilik ödülüyle onur belgesi ve madalya kazandı. Bu durum onu daha da cesaretlendirdi ve yazmaya olan tutkusundan dolayı edebiyat bölümü okumaya karar verdi ve şu an edebiyat bölümü okumaktadır.