Ruhun gıdası olarak bilinen müzik hayatın her alanındaki yerini koruyor. Müzik, insan hayatının vazgeçilmez bir parçası haline gelirken, bunun kitapla bütünleşmesi ise bambaşka bir güzellik. İkisi birbirinden farklı gibi görünse de bağlantılı bir bütün halindeler. İkisi de olmazsa olmazlarımızdan olup, evrensel özelliklere sahipler. Örneğin en basitinden Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” adlı eseri, veya Mozart “40. Senfoni”si gibi. Bu ikisi de sanat eseri. Biri edebiyat sanatı biri de müzik sanatı. Bütün dünya bilir bu iki örneği. Müzik hayatın bir parçası haline gelen hobi ise kitap okumak ne oluyor o zaman? Müziğin kitapla bütünleşmesi konusunu irdelersek ve bunu en iyi anlatan ve bunlarla yaşayıp onlarla kalkan bir sanatsever: Mehmet Karataş.

Mehmet Karataş(38) Gaziantep’te sahafçılık mesleğini 3 yıldır yapıyor.  Boş vakitlerinde keman çalıyor. Kemanı hobi olarak görsek de o hobi olarak değil sanat olarak görüp, ruhuna hitap ettiğini düşündüğü için çalıyor. Kitap ise onun yoludur. Doğru yolda gitmenin en iyi yolun ‘kitap’ olduğunu söyler. Onun en önemli özelliklerinden biri de kalabalığı sevmez. Keman çalmak için, müzik ve kitap için sahaf dükkanını sakin bir yere kurdu. O kalabalığı sevmez; o yüzden kitaplara kaçan biriydi. Müzik onun ruhunun gıdası, kitap ise yol göstericisi oldu. Müzik sağlığını korudu kitap ise önündeki tüm engelleri kaldırdı. Mehmet kitap ve müziği bir bütün haline getirdi. O yüzden akıllara Gestalt psikolojisinin en bilindik görüşü akla gelir: Bütün onu oluşturan parçaların toplamı değil, daha fazladır. Ben de diyorum ki müzik kafa dinlendirir, uyku getirir, duyguları harekete geçirir, sevindirir, hüzünlendirir; kısacası her şeyi yaptırır. Kitap ise müziği doğurur. Kitap hayatın aynasıdır. O aynada kendimizi buluruz. Bir sanatçı müzik eseri oluşturuyorsa sözcükleri bir araya getirmeli. Bunun için okuması lazım. Kitap okumak onun müziğe giden yolunu açtığı için bu ikisi ayrılmaz bir bütündür.