Kadın…

0
230

Kadın, doğum yaptığı andan itibaren çiçekli böcekli tokalarını saklar. Topuklu rugan  ayakkabısıyla aynı renkte ve modelde olan çantasını rafa kaldırır. Saçlarını toplar, süt sağar…

Kadın, gözleri öylece boşluğa bakınıp dudakları aranan bir yavru için temel ihtiyaçtır. Yavru ıslaksa kadın kurular. Gömleğini ıslatan sütle işlerini yapar.

Kadının birinci adımı kendi içinse ikinci adımı yavru içindir. Çorabının biri mavi diğeri pembedir. Eşikten içeri bırakılmışlık vardır, boşverilmişlik. Sürahi koridorda ayakkabılık üzerindedir. Sıvı sabun salonda vitrin gözündedir. Kakalı bezler, banyoda sıraya girer. Kadının süte bulanmış çamaşırları üstündedir, yıkanmaz, kurulanmaz. Misafir terliklerinin teki yoktur. Telaşadan hatırlanmaz. Mutfak havasız kalmıştır, bir iki sinek çıkamaz. Yarım dilim helva ve yarım bardak su akşama kadar kadını bekler.

Kadın süte yatar. Baba işten gelir, yemek olmaz. Ekmek arası peynir zeytin demektir kadının yalnızlığı. Sırttan yelek çıkmamalı, ayağa tek çorap koymamalıdır. İçecek arar baba, yarım bardak su kadının bıraktığı…

Düzenle serilmiş fiskoslu, dantelli gelinlik gibi yatak örtüleri nerde?

Yatak bağrını açmış, yavrunun kokusu her yerde. Damlamış süt ve kusmuk sarısı mendiller yastık üstünde. Gece olmuştur, haber yok…

Yavruya eğilmiş omuz ve fedai olmuş surat. O emdikçe simaya yansıyan huzur. Saat 3, saat 5, saat 7 ; iki saatte bir kucaklanan muhtaciyet…

Kadın, mutlu.

Evinin her köşesine onun amacıyla yönelir kadın. Evin her yerini kullanıp hiçbir yeriyle ilgilenememenin farkında değildir. Süt vardır, o vardır.

Vizyona giren filmler, yeni açılan AVM’ler, indirime giren ürünler, acı veya tatlı haberler, diziler, tv programları, karşı daireye taşınan yeni komşu, dış kapının mandalı dahi kulağından, gözünden, dilinden ötedir.

Kadın, kadın olduğundan da bazen bihaberdir.

Evinin kapısını eşine açar, eştir, hoşgelmiştir.

Oysa ki süt de gelmiştir.

Baba kapıyı hafif aralar. Önden düğmeli , hemen süt vermeye hazır tasarlanmış geceliğiyle emziren karısına bakar. Karısı, eşidir ama boşvermiştir.

Kadın bu…

Anadır, yapar…

Doğursa bile erkekler, yine kadınları bakar.

PAYLAŞ
Önceki İçerik23. İstanbul Caz Festivali 27 Haziran’da Başlıyor
Sonraki İçerikKristal Ustası
Damla Onuk
Karadeniz’in küçük İstanbul’u diye betimlediğim Ordu’ya ayak basışım 1986 yılına tekabül eder. Mesleğini devraldığım rahmetli Ressam Salih’in kızıyım. Köyüm beni “Ressam’ın Gızı” bilir. Adım Damla. Soyadım Mardin oğlundan gelme Onuk’tur. Anadolu’ya sevdalı ve bu sevdayı aşılamaya meyilli hem eğitimci, hem öğrenci hem de anneyim. Herkesin bayrağını göndere çektiği bir direk vardır. Benim direğim kalemin sapıdır. Yazmayı, çizmeyi sevmişim. Yeri gelmiş köpürmüşüm yeri gelmiş tünmüşüm. Hayata dokunmayı görev bilmişim. Ömür tükenene dek...