Acıbadem Akasya Park’ta 11 Haziran 2016 Cumartesi akşamı bir konser verildi. Öyle büyük reklamları olmadan kendi doğallığı içinde mütevazı ama ihtişamı içinde bir konser…

Buhurizade Mustafa Itri ve Johann Sebastian Bach gibi iki büyük müzisyen bir arada, bir yaz gecesi iftar sonrasında…

“Itri ve Bach aynı yüzyılda yaşamış ancak farklı zamanlarda ve mekânlarda sanatlarında zirve yapmış iki büyük müzik adamı. Biri Klasik Batı müziğinde diğeri Klasik Türk müziğinde mihenk taşı olmuş iki büyük besteci. Bach’ın hayatı ne kadar detaylı biliniyorsa, Itrî’nin hayatı bir o kadar gizemli. Bach’ın günümüze ulaşan eseri ne kadar çoksa, Itrî’nin bir o kadar az.

2012 yılının Unesco tarafından Itrî yılı ilan edilmesi neticesinde çıkmış bir albüm Itrî & Bach…
2012 yılının Unesco tarafından Itrî yılı ilan edilmesi neticesinde çıkmış bir albüm Itrî & Bach…

Bütün bu farklılıkları bir yana bırakacak olursak hiç şüphesiz “ Müzik” Bach ile Itrî arasındaki en kuvvetli bağ. Bizi de bir araya getiren aynı kuvvet, müzik sadece müzik…” 

Murat Aydemir

2012 yılının Unesco tarafından Itrî yılı ilan edilmesi neticesinde çıkmış bir albüm Itrî & Bach…

Albümü defalarca kez mp4 çalarımdan dinlemiş olsam da, canlı dinlemenin keyfi bambaşka. Ay ışığı altında, ramazanın getirdiği huzur içinde bir duduk sesiyle başlıyor konser. Itrî’nin tüm dünyaya mührünü vuran Segah Bayram Tekbiri ile… Ardından tanbur ve duduk taksimi ve nefesimi tuttuğum an; Bach’ın muhteşem eseri…

Air on G String from Orchestral Suite No.3 in D majör, BWV 1068…

Gecenin, içinde 2 çello bir duduk ve bir tanbur… Müziğin evrenselliği üzerine ne kadar yazılsa, çizilse ne kadar konuşulsa işte şu an kadar sahici ve samimi olamaz diye geçiyorum içimden.

Bu fani dünyada yaşayıp giderken birbirinden haberleri bile olmayan bu iki büyük usta, şu acıbadem akşamında bir araya gelebiliyorlar. Sanki aynı duyguyla birleşmişler gibi kendi lisanlarınca anlatıyorlar olanı biteni, karşılıklı düet yapıyorlar ve bizler bu muhteşem buluşmanın tanıkları oluyoruz.

İnsanlık dersi veriyorlar günümüz insanlığına. Birbirimizden farklı olmadığımızı, aynı gök kubbe altında yaşadığımızı ve düşmanlık tohumlarının ekilmediği bu topraklarda, tüm güzellikleri ellerimizle pek ala yeşertebileceğimizi muştuluyorlar. Sevgi ağacını dimdik diktiğimiz dünyamızda, müzikle, sanatla daha da büyüyebileceğimizi haykırıyorlar yüzyıllar ötesinden adeta…

Ertan Tekin dudukla, Murat Aydemir tanburla biz “Bir’İz “diyorlar… Kim ne derse desin, kim ayrıştırmaya çalışırsa çalışsın insanız, müzisyeniz ve derdimiz ortak. Çello’da Çağ Erçağ ve Salih Kartal batı’yı temsil ediyor.
Ertan Tekin dudukla, Murat Aydemir tanburla biz “Bir’İz “diyorlar… Kim ne derse desin, kim ayrıştırmaya çalışırsa çalışsın insanız, müzisyeniz ve derdimiz ortak. Çello’da Çağ Erçağ ve Salih Kartal batı’yı temsil ediyor.

Duduk isyanla nefes veriyor; Ermeni ulusal çalgısıdır… Tanbur, karşılık veriyor; Türk ulusal çalgısıdır.

Ertan Tekin dudukla, Murat Aydemir tanburla biz “Bir’İz “diyorlar… Kim ne derse desin, kim ayrıştırmaya çalışırsa çalışsın insanız, müzisyeniz ve derdimiz ortak. Çello’da Çağ Erçağ ve Salih Kartal batı’yı temsil ediyor. Hani hiçbir siyasetçinin yapamadığı birleştirme var ya, işte müzik olmuş tam karşımda duruyor… Deyim yerindeyse huşu içinde gözlerimi kapatıp onları dinliyorum…

Ben bu akşam onlarla kendimi Bir’liyorum…