Gecenin sessizliği yüzünü gösteriyordu artık. İnsanlar derin uykularındayken, onun gibi hala uyanık, bir grup insan vardı. Hepsi de aslında ortak bir nedenden dolayı bu saatte ayaktaydılar. Tek bir neden… Kalabalıktan uzaklaşıp yalnız kalabilmek, yalnızlıklarının içinde kaybolabilmek için gecenin o derin sessizliği onlar için çok iyi bir fırsattı.

Yalnız kalmanın da bir adabı vardı oysa ki. Yalnız kaldın mı öyle bir kaç saatliğine olmamalıydı bu. Ölümüne yalnız olunmalıydı en hasından yalnız kalmak için. İşte O da en kralından yalnız olanlardandı! Yalnızlığı belki kendi seçmişti belki de kaderinin O’nun için ağlarını örüş şekli buydu bilmiyordu. Bildiği bir şey varsa o da insanların arasında hiç anlamadığı sebeplerden dolayı kendisini fazlalık gibi farklıymış gibi hisssetmesiydi. O’nun için her gün bir öncekinin aynısıydı; yeni güne uyanmak istemez, geceleri ise yatamazdı. Fakat bir gün sanki her şey tersine dönmüş, o hiçbir şey hissedemeyen insan bir anda hayata karşı umutla dolmuştu. Sabah erken uyanmış, parlayan güneşin ısıtmaya başladığı pazar gününde dışarı çıkıp o hep planladığı, evinin yakınındaki yemyeşil ağaçlarla donanmış parkta yürüme eylemine başladı. Arkadan bir sesin adını seslendiğini işitti fakat hiç oralı olmadı ve yürümesine devam etti. Birkaç saniye sonra adını seslenen ses daha da yaklaştı ve dönüp sesin geldiği yöne baktı. O an içinde sanki bir çocuk uyanmıştı, küçük çocuğun heyecanıyla kalbinin yerinden çıkacağını hissetti. İnanamıyordu ama gördüğü doğruydu. O’nu çağıran ses, üniversitedeyken bir türlü derslerini vermemesinin ve okulu bitirmemesine neden olan, gözlerinde hayat bulduğu tek insandı. Uzun zaman geçmişti okulun üzerinden, uzunca sohbet edip konuştular. Kız okul bitince bir işe başlamış ve iş yerinden tanıştığı birisiyle evlenip mutlu bir yuva kurmuştu. Hiç şaşırmamıştı kızın hayatının bu şekilde olmasına çünkü sadece kızın değil herkesin hayatı bu şekilde sonuçlanıyordu. Asıl şaşırdığı kendisiydi ve tabi ki hayatı. Çünkü O okulu kendisini hiçbir zaman fark etmeyen birisi için uzatıp bitiremeyince en sonunda bırakmıştı. Hiçbir yerde barınamamış, sürekli iş değiştirip durmuştu.Şu an ise işsiz ve yalnızdı. Kız kendi hayatını anlattıkça kendisinin diğer insanlardan neden farklı olduğunu anlamaya başlamıştı. Çünkü diğer insanlar büyüdükçe düzenli hayatları olan ve kazanan insanlar olmuşlardı. Onun ise büyüdükçe hayatı daha da düzensizleşmiş ve sürekli kaybettiği bir duruma dönüşmüştü. Kızın yanından ayrılıp evinin yolunu tuttu. Hiç oyalanmadan hızlıca kendisini tek huzurlu hissettiği evine kapattı. Böylece uzun zamandır hissetmediği heyecanın ne demek olduğunu anladı. O his aslında koca bir yalandı.

PAYLAŞ
Önceki İçerik“Üstünde Ne Var?” Sergisi
Sonraki İçerikARAF
Elif Tapan
Elif TAPAN: 24.08.1991 Diyarbakır doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik bölümü mezunuyum. Ankara’da çocuk hastanesinde hemşire olarak görev yapmaktayım. Şu anda da İstanbul Üniversitesi Radyo,TV ve sinema bölümü okumaktayım. Yaklaşık 3 yıldır öykü, deneme tarzında yazılar yazmaktayım.