Haydi!

Zaman geçiyor ve yıllar ardı ardına diziliyor.

Bir solukta yaşıyoruz hayatı ve bir solukta sonlandırıyoruz.

Ömür dediğimizi hayallerle, gerçekler arasında sıkışarak tüketiyoruz…

Sabaha kadar oturup geceyi seyre dalmak, ardından güneşin doğuşuyla yoğrulmak istiyor insan.

Günlük koşuşturmacaları bir kenara bırakarak soluklanırken, endişenin yerini huzura devretmesini istiyorum.

Şöyle bir dinlesek kafamızı, uzatsak ayaklarımızı, bizleri en çok mutlu eden şeyleri yapsak.

Hırslarımızdan, öfke nöbetlerimizden sıyrılsak mesela.

İçimizi, varoluşumuzun asıl nedeniyle doldursak da kalp kırmasak. Pişmanlıklarımızı bir köşeye bırakıp, keşke demeyeceğimiz bir hayatın tohumlarını serpebilsek.

Hüzünler yakamızı bıraksa, her insanın hayatını sevinçler kaplasa hiç fena olmazdı mesela… Hayat bu kadar güzel olsaydı şikayet etmez miydik ki?

Bir şeyi iki defa üst üste yapınca monotonluktan şikayet eden insan, bundan da şikayet etmez miydi ki?

Önemli olan hayatımızın sürekli güzellikler içinde geçmesi değil, karşılaştığımız zorluklarla dimdik ayakta durabilmek.

Zorluk olmadan, kolaylık olmaz.

Emek olmadan, ekmek kazanılmaz.

Lokma çiğnenmeden, karın doymaz.

İşte tam da bu yüzden sahip olduklarımızla mutlu olmayı bilmek asıl mesele.

Şikayeti bırakıp, şükredebilmek aslolan. Hayatı, kendinizi engelleyerek, çekilmez kılmayın.

Kendinize, sahip olduklarınıza bir şans daha tanıyın.

Ve unutmayın ki sizin şikayet ettiğiniz hayat başka birinin ulaşmak istediği hayali.

Sizden daha iyi yaşayanlar olduğu gibi sizin sahip olduklarınıza sahip olmanın hayaliyle yaşayanlar çoğunluk da…

Kendi engelleyip, hayallerini erteleyenler, hayatın monotonluğundan şikayet edip, hayatından bezenler, şans benim kapıma gelmiyor diyenler işte şimdi tam zamanı, haydi!

Sizi mutlu edecek, ufkunuzu genişletecek, hayata karışmanızı sağlayacak işler yapmanın tam vakti.

İnsanlardan yana olan eklentilerinizi minimuma indirin, kendi başınıza yapabileceklerinizi farkedin.

Ve işe koyulun.

Her insan kendi içinde kocaman bir dünya, yapabileceklerinden bir haber kurtarıcı bekliyor.

Bırakın kurtarıcı beklemeyi, kendi kendinizin kahramanı, hayatınızı efendisi olun.

HAYDİ…

PAYLAŞ
Önceki İçerikBenim Anlayamadığım
Sonraki İçerikCanım Bilinçaltım – 1
Sevda Taş
1985 yılında İskenderun'da doğdu. Karadeniz Teknik Üniverisitesi (Büro Yönetimi), Anadolu Üniveristesi (İşletme) mezunudur. Yaşam Mimarlık, Müşavirlik Ltd. Şti.' de kurucu Müdür olarak görev alıyor. “Filistin'de Aşk” adlı romanın yazarıdır. Kitabı ikinci baskıya hazırlanıyor. Aynı zamanda ikinci kitabını yazıyor. Türkiye Yazarlar Birliği, Trabzon Yazarlar Birliği üyesidir. Türkiye Yazarlar Birliği'nin düzenlediği yarışmada, MANSİYON ödülü kazandı. Evli ve iki çocuğu var. Fotoğraf çekmeyi, kitap okumayı ve müzik dinlemeyi, yemek yapmayı, spor yapmayı, yazmayı çok seviyor.