Elimizdeki Hazinelerden Küçük Mustafa Paşa Hamamı’na Yolculuk

0
219
Elimizdeki Hazinelerden Küçük Mustafa Paşa Hamamı’na Yolculuk

Geçtiğimiz günlerde fotoğraf ekibimle birlikte Fatih’in Cibali semtinde yer alan, şimdilerde kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan Küçük Mustafa Paşa Hamamı’nı ziyaret ettik. Hamamın tavanındaki dekorlardan, duvarlarına ,camlarından süzülen ışık yansımalarından içindeki tarihi yapılara ve sergilenen eserlere kadar her bir ayrıntıyı kadrajıma almaya çalıştım. Öncelikle hamamın tarihsel geçmişi hakkında bilgi verip, sonrasında içinde ve dışında gerçekleştirdiğim fotoğraf çekimlerim üzerinden devam edelim..

Hamamın Tarihsel İzleri

Küçük Mustafa Paşa Hamamı, İstanbul’un Fatih bölgesinde, 2000’li yıllarda sanatsal etkinliklerin çoğaldığı, Haliç kıyısına yakın Cibali semtinde konumlanmakta ve  tarihi 15.yy’a uzanmaktadır.  Lokasyon olarak, Ayakapı semti, Küçük Mustafa Paşa Mahallesi, Müstantik Sokağı ile Kara Sarıklı Sokağı’nın kavşağında yer almaktadır. İstanbul’u fethetmesiyle ünlü olan Fatih Sultan Mehmet döneminde, Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış ve vakfiyesi 1477 yılında düzenlenmiştir. Çifte hamam olarak, hem erkek, hem de kadınlara hizmet vermek üzere tasarlanmış, yaklaşık 1900 m2’lik alana yayılmaktadır. İki bölümde de soğukluk, soyunmalık, camekan-ılıklık-sıcaklık, halvet bölümleri birbirini takip etmektedir. Tarihsel yapı içerisinde, Türk hamamlarının geleneksel yerleşim düzeni ve mekân çözümlemeleri uygulanmıştır.

Küçük Mustafa Paşa Hamamı, 1920’li yıllarda Vakıflar İdaresi’nden çıkarılmış ve özel mülkiyet himayesinde kendine yer bulmuştur. Buna ek olarak, 20 Nisan 1974 tarihinde alınan 7773 no’lu kararla, T.C Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından tescil edilmiştir. Hamam 1996 yılından beri Mermeriş Ticaret Türk Anonim Şirketi mülkiyetinde yer almaktadır.

 TARİHSEL BİR GEZİNTİ

Hamamdan içeriye girdiğinizde kendinizi tarihsel bir yolculuğun içinde buluyorsunuz. Tavandaki küçük yuvarlak noktalardan içeriye sızan ışık yansımaları, yapının her bir köşesinde geçmişten günümüze gelmiş dokular Osmanlı zamanlarına dönmüşsünüz gibi oluyorsunuz .Gezinti, ilkte hamam değil de bir müze ya da eski çağlardan kalma bir mağaraya gelmişsiniz gibi bir his verebiliyor. Mekana girip düz bir şekilde devam ettiğinizde karşınızda eski bir giriş sizi karşılıyor. O eşikten geçtiğinizde hamamda olduğunuzu anlıyorsunuz. Çünkü, her bir köşede geçen yüzyılların da etkisiyle biraz hoyratlaşmış, kırılmış taş parçaların da yer bulduğu, yıkanma yerlerini görüyorsunuz. Eşikten sol tarafa devam ettiğinizde, mekan artık kültür ve sanat kurumu olarak da kullanıldığından güncel olarak sergilenen eserlerle karşılaşma şansınız yüksek oluyor. Benim gittiğim zamanda İstanbul Bienali’nin bir parçasıyla Küçük Mustafa Paşa Hamamı’nda karşılaşma şansım oldu. Yıkanma yerlerinin ağırlıkta olduğu bu bölümde bienalden bazı eserler sergilenmekteydi. Fotoğraf ekibimle orada bulunduğum için kadrajlarımda hamamla birlikte bu eserleri de birleştirme fırsatım oldu. Şimdi fotoğraf çekim serüvenimi anlatayım….

 HAMAMDA FOTOĞRAF SERÜVENİ

Yansımalar Karanlıktan Aydınlığa Çıkarıyor….

Hamamın verdiği en iyi malzemenin çoğu açıdan, ışık yansımaları olduğunu söyleyebiliriz. Kapıdan içeriye girdiğinizde loş bir karanlığın hakimiyetini sürdürdüğünü görüyorsunuz. Ancak, hamamın kubbesinden aşağıya doğru yansıyan ışıklar gözünüze çarpan ilk ayrıntılar oluyor.  Hamamın her bir köşesinden içeri yansımakta olan ışıklar sizi biraz olsun karanlıktan aydınlığa da çıkarıyor.  Üstelik  bu ayrıntılar,  fotoğraf makinelerini de süslemeyi ihmal etmiyor. Işık ve yansımalar üzerine çalışma yapmak için Küçük Mustafa Paşa Hamamı en doğru mekanlardan biri olma özelliğini koruyor.

Severek çektiğim fotoğraflardan bir tanesi… Tavandaki dokularla, kubbenin tepesinde bulunan, birazda tarihi devirlerden kalma aynaları anımsatan camdaki yansımanın birbiriyle uyumunu, ışığı odak noktası seçerek kadrajıma aldım. Ortaya çıkan görüntü bir ışık yansımasından çok duvara asılan eski antika ayna, ya da bir çeşit tarihi objeyi andırır gibi oldu.

Yukarıda gördüğünüz fotoğraf ilk bakışta sizde bir cami kubbesinin içinden yansıyan ışıkların izlenimi uyandırabilir. ilkinden farklı olarak kadrajıma, kubbenin tepesindeki eski ayna görünümlü küçük pencereye, aşağıya doğru inen iki pencereyi ekledim. Üç ışık yansımasını birleştirmeye çalıştım. Makine değerlerini iç mekana uygun bir şekilde ayarladım. Fotoğrafta, hamamın içindeki loş karanlığı kubbenin küçük pencerelerinden yansıyan ışığın hamamın tavanından içine dek yarattığı aydınlığı vermeyi denedim..

Bu fotoğraf keyif alarak çektiğim karelerden biri olma özelliğini koruyor.  Hamamın buharlı penceresinden içeri dolan ışık yansıması, karanlık olan iç mekanı aydınlatarak etrafındaki silüetlerle hoş bir kompozisyon oluşturuyor…

Hamamın dışında çıktığınızda kubbe size bir cami görünümü verebiliyor. Bu tarz bir kare çıkarmak için ya kubbenin yakınına gitmek ya da objektifinizle iyice yakınlaşmak gerekiyor. İki kubbeyi odak noktası alıp makine değerlerini dış mekanın ışık miktarına uygun olarak verdim. Fotoğraflarda, kubbenin üstündeki tarihi dokular hala yeni gibi duruyor ve oldukça dikkat çekiyor….

Bienalin bir parçası olan ve hamamda en çok ilgi gören eserlerden bir tanesi. Fotoğrafçılar için de nadir bulunan malzemelerden biri olma özelliğine sahip. Yakın plan çekimle odak noktalarını ayarlayarak eserin üzerindeki ayrıntılar ve dokular gün yüzüne çıkıyor….

 

 

PAYLAŞ
Önceki İçerikSahibine Ulaşmayacak Mektuplar / Geçtim Yine Dün, Eski Hazan Bahçelerinden
Sonraki İçerikMetehan V Sevde #10 – Eksik Bırakılmış Bir Aşk Hikayesi
Ayşe Aycan Arıcan
2 Mart 1990 tarihinde İstanbul Üsküdar'da dünyaya gözlerini açtım. 2014 Haziran döneminde İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin İletişim Fakültesi Sanat Yönetimi bölümünden burslu olarak mezun oldu. Okulu bitirme tezi için müzecilik ve koleksiyonculuk üzerine bir çalışma hazırladı. Bir devlet ve bir özel müzeyi koleksiyon oluşturma ve müze yönetimleri açısından karşılaştırmalarını yaptı. Seçtiği müzeler, devlet müzelerinden Topkapı Sarayı Müzesi, özel müzelerden de Sakıp Sabancı Müzesi'ydi. Tezinden A alarak mezun oldu. Müzecilik, koleksiyonculuk, Türk resim sanatı, empresyonist ve rönesans dönemi ressamları ilgi alanlarını oluşturmaktadır. Ayrıca medya iletişim ve sanat ilişkisiyle de ilgilenmektedir.