William James bilinçli düşünmenin temel özelliklerini sıralarken “Kişisel bilinçlilik içindeki düşünceler sürekli olarak değişmektedir” der.

Bilinç akışı tekniğinde roman yazan James Joyce “İnsanların dile getirilmeyen ve eyleme dönüşmeyen düşüncelerini oluştuğu şekilde vermeye çalıştım” der.

Bilinç hallerinin dil ile ya da şekil ile ifade edilebilir mi sorusunu sorup cevap arayabiliriz. Bunun içine gündüz düşlerini ve halüsinasyonları da katarak yola çıkalım.

Resim Sanatında Bilinç Akışı

Edebiyatta bilinç akışına ait örnekleri bulmak mümkün. Ama resim sanatında bilinç akışının karşılığı edebiyatla örtüşecek mi bilemiyorum.

Hiçbir plan yapmadan, taslak hazırlamadan boş tuval önündesin. Aklın ve yüreğin o an boştur. Beyninin içi o an pırıl pırıl parlamaktadır. Elindeki fırça boyayla dolarken bile düşünmüyorsun. Fırça tuvale değerken gündüz düşlerin başlıyor, ya da halüsinasyonların. Gözün açık rüyadasın, bilinçaltındaki ilk durumu yakalayıp şekil vermeye çalışıyorsun. Yazıda kullanılan resimde ortadaki kırmızı alev ilk gelen şekil oluyor. Diğer figürleri çağırmıyorsun, onlar kendileri geliyor. İlk hareketle açtığın beynin önündeki setleri devirerek akmaya başlıyor. Sen taşları resmederken bilincinden bir şeyler akmaya devam ediyor. Yaprakları boyarken ailen gelip geçiyor aklından veya izlediğin bir film, ölmüş babaannen. Yaprağın sapını bir kuru ağaca bağlıyorsun. Diğer kurumuş iki dala pantolon giydiriyorsun. Bunlar önceden düşünülmüş şeyler hiç değil. Çalışma sırasında bilinç akışından gelen durumlar bunlar. Dinlediğin bir müzik tuhaf bir müzisyen olarak resmin içine giriyor. O sırada düşünceler hep akıyor, TEM kenarında oturanların gördükleri bitmeyen trafik gibi.

M. Faruk Kutlu "Resim Sanatında Bilinç Akışı"
M. Faruk Kutlu “Resim Sanatında Bilinç Akışı”

Bilincin düşünceler getiriyor, hayaller getiriyor. Sen onları tuvaldeki boşluklara gömüyorsun. Bilmiyorsun bu macera nasıl sonlanacak? Sonraki gün tuvalin başındasın. Açıyorsun belleğini. O günkü ruh halin yansımaya başlıyor. Bir arkadaş konuşması ya da o gün hissettiğiniz duygu sembol olarak giriyor resmi. Bazı figürlerin ne anlama geldiğini sadece siz biliyorsunuz. Kendi bilinçaltının gibi buraya da kimsenin bilmediği birçok şeyi saklayabiliyorsunuz. Sevinciniz, kızgınlığınız bir şekille resim oluyor. Resim düşünce düşünce devam ediyor. Sonuçta bitmiş bir formun peşinde değilsiniz. Fakat sonradan bütün bu birbirinden kopuk düşünceleriniz bir şekle dönüşebiliyor. Fakat dilerseniz bütün düşüncelerinizi eşit serpilmiş vaziyette de bırakabiliyorsunuz.

Ancak son figürü koyunca görüyorsunuz resmin nasıl bittiğini.

PAYLAŞ
Önceki İçerikYalçın Tosun: Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler
Sonraki İçerikEdebiyat Nedir?
M. Faruk Kutlu
İstanbul’da yaşıyor. Mimar Sinan Üniversitesi Resim bölümünü bitirdi. Ressam, grafiker, illüstratör olarak çalışıyor. Çocuk kitapları resimledi, kişisel sergiler açtı. Resim, grafik ve illüstrasyon çalışmalarına devam etmekte ilave olarak da kısa öyküler yazmakta..