BAŞYAPIT DEĞİL AMA ÇOK İYİ FİLM: DUNKİRK

0
179
DUNKİRK
DUNKİRK

Chiristopher Nolan’ın uzun zamandır merakla beklenen filmi Dunkirk nihayet vizyona girdi. İnception, İnterstellar ve Batman serisiyle izleyicisine aşırı doz sinema enjekte eden Nolan’ın bu filmi, diğer filmlerinin de üzerine koyarak bir başyapıt çıkacağı yönündeki beklentileri artırmıştı.

Christopher Nolans/Dunkirk
Christopher Nolans/Dunkirk

II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından Dunkirk kıyılarına sıkıştırılan 400.000 kadar İngiliz ve Fransız askerinin tahliyesini anlatan Dunkirk, bilindik savaş filmleri çerçevesini tamamen kırıyor. Bu filme bir Er Ryan’ı Kurtarmak bir Hacksaw Ridge vb. filmlerin beklentisiyle izlersek yanılmış oluruz. Çünkü Nolan bize savaşı değil, savaşın içindeki bir hikayeyi anlatıyor. Yıllardır özellikle Hollywood sinemasının bize anlattığı “Savaş Çılgınlıktır” mottosundaki klişeler bu filmde yok. Filmde asla Alman askeri görmüyoruz. Sıcak çatışma görmüyoruz. Kopan kollar bacaklar görmüyoruz. Sağa sola fışkıran kan görmüyoruz. Savaşın atmosferiyle deliren, ağlayan, şoka giren askerler bu filmde yok. Peki, bunlar olmadan bir savaş filmi yapılabilinir mi? Evet, Nolan bize yapılabileceğini göstermiş durumda.

Nolan hikayesini 3×3 şeklinde ayırmış. Hikaye kara, hava ve deniz olarak üçe ayrılmış durumda. Bunun yanında klasik olay-zaman örgüsünün dışına çıkarak üç farklı zaman dilimini paralel kurguyla birleştirmiş. Filmi izlerken bir süre zaman algısını çözemiyorsunuz. Film ilerledikçe kafanızda oturuyor. Bu durum başlarca yorucu gelse de filmin ortalarında ve sonlarında bu hikaye birleşiminden haz duyuyorsunuz.

Zaten hikaye aslında çok basit ve sade. Ancak Nolan karmaşık anlatımı seçerek bu sadeliği gerilimi yüksek bir hale büründürmüş.

Film başlarken de biterken de aynı tempoyu koruyor. Perdede film yansıdığı andan itibaren olaya dahil oluyorsunuz. Zaten Nolan filmde hikâyeye önem veriyor. Filmin baskın bir başrolü yok. Karakterler hikayenin bir parçası halinde. Tom Hardy hayranıyım ve onu izlemek istiyorum diye filmi izlemek isterseniz hayal kırıklığı yaşarsınız. Çünhü Hardy’nin oynadığı Pilot Farrier rolü sadece hikayenin bir parçası. Mark Rylance’nin Mr. Dawson rolü, Cillian Murphy’nin kurtarılan asker rolü de aynı kıvamda diyebiliriz.

Efekt kullanmayı sevmeyen ve gerçekçiliğe önem veren Nolan bu filmde de bu titizliğinden ödün vermemiş. Abartılı paylama, havaya uçma, yanma vb. efektler yerine gerçekçi aksiyon görüyoruz. Beklentiniz eğer bundan yüksekse aradığınızı bulamamanız yüksek ihtimal.

Dunkirk
Dunkirk

70 mm çekilen Dunkirk muhteşem bir görüntü sunuyor bize. Nolan’ın daha önce İnterstellar’da beraber çalıştığı görüntü yönetmeni Hoyte Van Hoytema başarılı bir iş çıkarıyor. Bu ortak çalışma özellikle savaş uçaklarının uçuşu ve “dog fight” sahnelerinde sizi kokpite oturtuyor. Zaten Nolan gerçek “dog fight” çekimleri yaparak bilgisayar efektinin samimiyetsizliğini perdeden siliyor.

Filmin etkisini en çok yükseltense tabi ki Hans Zimmer’in müzikleri… Film boyunca sizi koltuğunuzda rahat oturtmayan bir gerilim yaratıyor Zimmer. “tik-tak” sesi ve tırnak yeme sesinin birleştirerek yarattığı temanın üzerine kurduğu müzik kompozisyonu sizi bu gerilimin ortasında bırakıyor. Karakterlerle beraber bu imkânsız tahliyenin tedirginliğini yaşıyordunuz.

Görüntüsü ve müzikleri bu kadar iyi olunca haliyle ses efektleri ve ses kurgusu da çok başarılı. Dibinizden geçen her kurşunda bu gerçekçilik irkilmenize neden oluyor.

Filme ilgili eleştiriler genel olarak senaryoya yönelik oluyor. Evet, kabul etmeliyim ki ben de en son İnterstellar’da yaşadığım film bitince koltuktan kalkamama, filmin etkisinden o gece çıkamama durumlarını yaşamadım. Hatta belki bu beklentiyle gittiğin için salonun ışıkları açıldığında bir tatminsizlik de yaşadım. Çünkü bu uzun süreli beklenti bene imdb listesinde ilk üçe girme potansiyeli olan bir film izleyeceğimi hissettirmişti. O kadar değilmiş. Ama şunu da kabul edelim, listeye katılıp katılmamak bir kenara, imdb top250 listesi şu an en prestijli izleyici listesi ve bu listenin ilk 50 sırasında son 10 yılda çekilen sekiz filmden beşi Christopher Nolan imzalı. Bu da aslında bu filmin çok iyi olmasında daha fazlasının beklenmesi durumunu doğurdu. Ancak bu beklentiyi karşılaması elimizde harika bir film olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Filmde mantıksız bulunan bazı bölümler de Nolan’dan değil tarihten kaynaklı. Örneğin Almanlar’ın o kadar yakınken neden saldırmadığıyla ilgili bir eleştiri çarptı gözüme. Ama bunu Nolan’a değil Hitler’e sormak lazım. Çünkü Dunkirk tahliyesine müdahale etmemesi Hitler’in en büyük hatalarından birisi olarak kabul ediliyor. Dunkirk tahliyesi tarihçiler arasında başarı mı başarısızlık mı diye tartışıladursun Nolan bize bu tarihi olayı epik ama abartıdan uzak bir dille anlatıyor. Tabi ki her savaş filminde olduğu gibi bir tutam milliyetçilik var işin içinde. Filmde kullanılan Başbakan Churchill’in şu konuşması bu milliyetçiliğin açıkça yapıldığı tek yer diyebiliriz:

“Sonuna kadar devam etmeliyiz. Fransa’da savaşmalıyız, denizlerde ve okyanuslarda savaşmalıyız, artan özgüvenimiz ve havacılıkta büyüyen gücümüzle savaşmalıyız, adamızı savunmalıyız, bedeli ne olursa olsun. Sahillerde savaşacağız, çıkarma bölgelerinde savaşacağız, arazide ve sokaklarda savaşacağız, tepelerde savaşacağız; asla teslim olmayacağız…”

Özetlememiz gerekirse Dunkirk Nolan’ın en iyi filmi değil. Dunkirk Nolan’ın en kötü filmi değil. Dunkirk Nolan’ın tüm filmleri gibi en iyisi. Sadece Nolan’ın “başyapıt” hakkını bir sonraki filmde kullanmasını bekleyeceğiz.

KÜNYE:

DUNKIRK (2017)

Yönetmen: Christopher Nolan

Senaryo: Christopher Nolan

Yapım: ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda

Oyuncular: Tom Hardy, Mark Rylance, Cillian Murphy, Harry Styles, Fionn Whitehead, Aneurin Barnard

İmdb Notu: 10/8.9 (Güncel)

Rotten Tomatoes Notu: 100/92 (Güncel)