Az İşkembe / Öykü

0
67
Az İşkembe
Az İşkembe / Öykü

Okumam gereken yaşlardayım, hala. Olmadı. Ne yapalım? Çorbacıda çalışıyorum bir süredir. Gece garsonuyum. Bizim işler daha çok gece olur. Zaten zamanla alışıyor insan gece çalışmaya da sarhoş müşterilere de. Ayakta duramazlar, kendilerini masaya zoraki atıp: “Az işkembe” derler. Ayılmak için az işkembeden medet umarlar. Eğer çok sarhoşlarsa daha bitmeden çorba, kafaları masanın üstünde sızarlar. Yemezler çorbayı, yanına yatarlar. Onları ayıltmak da benim işim. Sevmiyorum onlarla böyle uğraşmayı. “Bana ne?” demek istiyorum ama diyemiyorum. Kötü olmak istemiyorum. Çoğu döker çorbasını. Ses etmem. Temizlerim. Evet, döktükleri çorbaları da ben temizlerim. Garsonum ama yaparım. Mehmet abi öyle istiyor çünkü. Bizim patrondur Mehmet abi. O da sarhoş gelir hep. Sevmiyorum içkiyi de içeni de. Garsonluğu da sevmiyorum ama ne yapalım? Olmadı.

Yalnız çorba kazanlarının başına geçmeyi seviyorum. Usta sigara içmek için dışarı çıkar. “Oğlum kazan” der. Ben geçerim kazanların başına. Tıpkı onun gibi karıştırmaya çalışırım. Kepçeyi dibe daldırır, çevirir ve doldururum. Sonra yine. Hem garson olurum hem usta. Çorba isteyen kişi sevdiğim biriyse ya da çorbayı kibarca istediyse ayırırım yağları daha etli koyarım çorbasını. Daha çok doldururum ekmek sepetini. Sarhoşlara özen göstermem. Kötü de vermem. Nasiplerine ne düşerse onu götürürüm. Hem sadece sarhoşlar gelmez buraya. Bazen üniversiteli abiler gelir. Neden gece vakti çıkıp çorba içmeye gelirler bilmiyorum. Ama gelsinler. Seviyorum onları. Hal hatır sorarlar en azından. “Az işkembe” deyip kestirmezler. “İbo az işkembe alabilir miyiz?” derler. Ben sadece onlara cevap veririm. “Hemen abi” derim. Diğerlerine kafamı sallar geçerim ama bu abiler kibar. Cevap vermesem olmaz. Seviyorum onları. Ama Mehmet abi sevmez. “Şunların tipine bak hele” der arkalarından. “Sen kendi tipine bak” demek isterim ancak diyemem. Ne yapalım? Çalışmam lazım. Hayat…

Hava hafiften aydınlanmaya başladığında temizliğe başlarım. Masadaki sirke şişelerini, tuzlukları ve peçeteleri kontrol ederim. Gerekirse yenilerini koyarım. Sabah sekizde biter işim. Tabi gündüz çalışan garson zamanında gelirse. Ama gelmez. İşine geç kalanları sevmiyorum. Fakat itiraz etmem. Kötü olmak istemiyorum. Çalışmaya ihtiyacım var. Hayat bu, okuman gereken yaşlarda çalıştırır seni. Üstelik sevmediğin insanların yanında sevmediğin işler yaptırır. Dedim ya olmadı. Okuyamadım. Ne yapalım?