Aşk, Beş Duyu İle Toprak

0
165
Aşk, Beş Duyu İle Toprak

İşte beni bekliyorlar… Tam karşıda. Sanılanın aksine, ne bavulumda hediyeler, ne de içimde anlatacak özel bir yer var.

Ne içindi bu sabırsız bekleyiş. Görmek ve duymak yetmiyor mu? Dokunmanın sihri ne?

Beni sevdam yüceltti, tutkularım ve inançlarımla bu haldeyim. İllaki dokunmak istiyorsanız tenime… Bilmiyorum! İnanın! Hala temiz bir yer olmalı.

İlk benimle başladınız tanımaya… Hissettiniz sıcaklığını hayatın… Tuttunuz, muhtaç ellerinizle bir sürecin içinde gayesi olduğunuz varlıkları. Bazen hayata, bazen de hayatı yüklediğiniz varlığa dokundunuz ve yumuşacık tenlerinizle bir amaç için yoğruldunuz.

İnsan belki her şeyi unutur lakin hatırlamak istediğinde tek bir şey kalmıştır geride. Bu ne resimler ne bir düş ne de mekânlar olacaktır, hatırlamak istediğinizde ki o sizin için kimse, çekmelisiniz derince içinize… Çünkü geriye hissedilebilir tek gerçek ben kalacağım sizinle.

Vazgeçemezsiniz! Bir benden ayrılamazsınız belki de. Benimle tanımıştır her şeyi, anlam yüklemeyi akılla, o anlamı aramayı benimle sağlamıştır. Her ne ise değeri, benimle fark etmiştir. Benim üzerimedir anlamlı dörtlükler. Renkler benimle kavuşmuştur bir ahenge. Denizde mehtap, gökyüzündeki sonsuzluk benim. Öylece! Düşünmeden bir bakın göreceksiniz.

Varlık adına ne varsa adının olmadığı, cisimlerle boğulmuş bir dünya düşleyin. Notaların enstrümanlarla buluşmadığı, o aletlerin üzerinde tınısını yitirmiş hareketleri, sevda sözlerinden bi haber insanları düşünün, her şeyin satırlarda kaybolduğunu düşleyin, o zaman beni arayacaksınız.

Gelin ve kaynananın ilk kavgası benimle, düzenden önce… İlk sorgu sual ilk karşılaştırmanın adı benim, o zavallı adam bu sahneye girince… Alışkanlıkların adı benim. Değişmeyen tutkunun, ucunu kaçırdınız mı sonunuzu getiren utkunun adı benim. Elinize sağlık der ve bu dünyadan göçerim.

Bir zamanlar ne güzeldik oysa birlikte… Size açıktı her daim kalbim. Niceleriniz mekân tuttu bağrımda, niceleriniz kayboldular ruhlarıyla. Ben! Hepinizin ahretlik uğrak yeri…

Veriliyor salası birinin daha. Geliyor kirlettiği, körelttiği, kararttığı bencileyin garip varlığa… Yok demek elimde mi Rabbimin yarattığı şu kudretli varlığa…

İnsan! Kıymetini bilmediği kıymetlere boğulmuş mahlûk.

 

PAYLAŞ
Önceki İçerikKudüs… Ey Kudüs
Sonraki İçerikİDSO DenizBank Konserleri Bu Hafta Caddebostan Kültür Merkezi’nde…
Ziya Keyif
Yazmaya ilkokulda başladım. Hocamın da devam etmem yönündeki telkinleriyle de sürdürdüm. Şiir, öykü, deneme ve şarkılar gibi yazının her alanına el attım. Tiyatro ve Şan eğitimi aldım. Radyo TV Yayıncılığını bitirdim. Marmara Üniversitesi Gazetecilik bölümünü bıraktım. Şuan ilk defa roman yazmayı deniyorum. Ayrıca yarım kalmış müzikalim ve bir kaç senaryo üzerinde çalışıyorum.