“Sabah gözlerimi sana açarım.

Akşam, uykularımı senden alırım. Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade başdönmesini bulurum.

Böyleyken gene de şükretmem halime, hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. Aklıma gelmez ki seni usandırır, sana gına getiririm. Sana dert, sana ağırlık sana sıkıntı olurum. Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş… hepsi. En çok da en ilk de Leylâsın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum. Üşüyorum kapama gözlerini…”

Ahmet Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar

Bu yazıya Leylim Leylim isimli kitabın tanıtım yazısından bir alıntı ile başladık. Türk Edebiyatına ve Türk şiirine tek kitabı ile ölümsüz bir eser bırakan Ozan Ahmet Arif’in yine Türk Edebiyatının saygı değer yazarlarından Leyla Erbil’e yazdığı mektupların bulunduğu bir kitap bu.

2 Haziran 1991 yılında kaybettiğimiz şair Türk Edebiyatında apayrı bir yere sahiptir. Birçok dizesi zaten şarkı formuna dönüşmüş, çok sevilen eserlerdir lakin burada belki de şu soruyu sormak gerekir. Kimdir Ahmet Arif’e böylesine güzel aşk şiirleri yazdıran kişi?

Ahmet Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar
Ahmet Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar

Çünkü ozanın kalemi öylesine güçlüdür ki insanlar bir daha bir daha okumaktan kendini alamaz ama unutulmamalıdır ki şiir ve edebiyat çok yoğun duygu yoğunluğu gerektirir. Sıradan bir duygusallığın çok daha ötesinde ki yaşanmışlardan damıtılmış şiirleri ki vardır. Bunda da yaşadığı dönemin şartları, kendi mevcut gerçekliği ve elbette Leylim Leylim diye hitap ettiği Leyla Erbil’e duyduğu büyük aşk yatar.

Sürgün geçen yıllarında onu hayata bağlayan bir aşktır bu. İmkansızdır ama yıllarca yazışırlar. Leyla Erbil’in neler yazdığını bilemesek de (elimizde onun mektupları yok) ortada ki aşkı görmek için ille de diğer mektuplara gerek de yok. Çok güçlü bir aşk var ortada. Zaten bunu kitabı okuduğunuzda o mektuplardan anlamak mümkün.

Kitabı okurken insan şu soruyu sormadan edemiyor. Ahmet Arif Leylim Leylim’e böylesi güçlü bir aşk duymasaydı, biz böylesine şiirleri okuyabilir miydik?

Okuyun kararı siz verin ama unutmayın aşk yaşamdır. Anısı önünde saygıyla. Sözlerimi onun en sevdiğim dizeleri ile bitireceğim

“Terketmedi sevdan beni,

Aç kaldım, susuz kaldım,

Hayın, karanlıktı gece,

Can garip, can suskun,

Can paramparça…

Ve ellerim, kelepçede,

Tütünsüz uykusuz kaldım,

Terketmedi sevdan beni…“

PAYLAŞ
Önceki İçerikPikapları Hazırlayın: Plaklar Geri Dönüyor!
Sonraki İçerikAh Bu Sevmenin Garip Hissi
Rana Arıbaş
48 yaşında, Elektronik ve İletişim Mühendisidir. Kendi adına danışmanlık yapıyor. Bunun yanında çocuk hakları aktivisti ve Uçan Süpürge Yerel Kadın Muhabirler ağında yer alıyor. Gönüllü muhabirlik yapıyor. Farklı bloglarda blog ve seo makaleleri yazıyor. Ödül alan bir öyküye sahiptir.